Türkiye’de 18,5 milyon yüksek tansiyon hastasından 11 milyonu hasta olduğunu bilmeden yaşıyor. Çok fazla belirti vermeyen bu hastalık, ani ölümlere yol açtığı için ‘sinsi bir katil’e benzetiliyor
9 Mayıs’ta Kırklareli’nde başlayarak, 15 Mayıs’ta İstanbul’da sona eren Türkiye’nin Tansiyonunu Ölçüyoruz kampanyasında 5 binden fazla kişinin tansiyonu ölçüldü. Kampanyanın son gününde Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şükrü Sindel, “Anne ve babasında hipertansiyon olan çocuklarda bu hastalığın ortaya çıkma riski yüzde 50. Aynı evde yaşayan, aynı yemekleri yiyen ve aynı miktarda tuz tüketen 2 kişiden birisinin böbreklerinde tuzu atmada sıkıntı varsa, o kişi hipertansiyon hastası olabiliyor” diye konuştu.
Türkiye’de 18, 5 milyon yüksek tansiyon hastasının varlığından söz eden derneğin eski başkanı Prof. Dr. Sindel, “Ülkemizde yüksek tansiyon hastalığını farkında olmadan yaşayan milyonlarca insan var. Bu hastalık tedavi olunmadığı ve önlem alınmadığı takdirde ölümcül olabiliyor ne yazık ki” dedi.
NEDENİ BİLİNMEYEN HİPERTANSİYON
Halk arasında “sinsi katil” olarak bilinen hipertansiyon, ülkemizde erişkin her 3 kişiden birinde görülüyor. Uzmanlar, hastalığın stres, aşırı kilo, sağlıksız beslenme, yüksek tuz kullanımı, genetik yatkınlık, aşırı sigara ve alkol kullanımı, ilerleyen yaş gibi nedenlerden ortaya çıktığını belirten Gazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Sindel, nedeni belli olmayan hipertansiyon hakkında şunları söyledi:
“Hipertansiyon hastalarının aslında yüzde 90’ında neden belli değil ama aslında belli. Sanılıyor ki nedensiz öyle birdenbire tansiyon hastası oluyoruz. Öyle değil. Burada kastedilen, tek bir nedeninin olmaması. Kilo, aşırı tuz tüketimi, alkol tetikliyor. Genetik yatkınlık da etkin yani aslında nedensiz değil. Kilo önemli bir etken, dünya şişmanlıyor, Türkiye’de bundan nasibini alıyor. Kilo arttıkça tansiyon görülme sıklığı da artıyor. Böbreklerimiz, tansiyondan en fazla etkilenen organlardan birisi. Yetersiz ve eksik tedavi olan hastalarda, böbrek yetersizliği gelişir. Buna en çarpıcı örnek, şu anda Türkiye’de diyalize giren toplam 60 bin kronik böbrek hastasında hipertansiyon ve şeker hastalığı altta yatan en önemli nedenlerden birisidir. Bir diğer çarpıcı veriyi de paylaşayım: İnme geçiren hipertansiyon hastalarının, 5 yıl içinde yeniden inme geçirerek ölüm riski yüzde 50’lere çıkıyor. Bu yüzden, inme geçiren hastaların hipertansiyon yönünden yakından takip edilmeleri gerekir. Hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin de en önemli nedeni. Hastalarımıza, evde mutlaka düzenli olarak kan basıncı ölçümü yapmalarını ve ama bu durumu fobi haline getirmemelerini tavsiye ediyoruz”.
1 TEMMUZ’DAN İTİBAREN AZ TUZLU EKMEK YİYECEĞİZ
Yüksek tansiyonun ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çeken Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ülver Derici ise, “Uzun dönemde kalp hastalığı, damar sisteminde sorunlar, inme, böbrek yetersizliği gibi hayatı tehdit eden, erken ölüme yol açan hipertansiyonun çoğu zaman farkında değiliz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hipertansiyonun farkında olan çoğu hasta ise düzenli ilaç kullanmıyor, ilaç tedavisi uygulasa dahi tansiyonu normal düzeyde tutulamıyor, kontrolsüz gidiyor. Geçmişte yaptığımız hipertansiyon sıklık çalışmasında hipertansiyonu olan bireylerin 10’unun 9’unda hipertansiyon kontrol altında değil. Tedaviyle yalnızca 1 bireyin tansiyonunu kontrol altına alabiliyoruz. Geçmişe göre farkındalığın biraz daha arttığını, kontrolün de biraz daha iyileştiğini görüyoruz ancak halen kabul edilebilir düzeylerde değil. 4 Ocak’ta yürürlüğe giren bir yasa ile ekmek gramajı azaltıldı ve içindeki tuz miktarı azaltıldı. 1 Temmuz 2012’den itibaren bu bütün Türkiye’de zorunlu bir şekilde uygulamaya girecek. Bu tür uygulamalar ve farkındalık arttıkça hipertansiyon ve olumsuz sonuçları daha iyi kontrol altına alınabilir” .
KAMPANYA 5’İNCİ YILINDA
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin düzenlediği ‘Türkiye’nin Tansiyonunu Ölçüyoruz’ kampanyası 5’inci yılında Trakya Bölgesi’ndeydi. 9 Mayıs’ta Kırklareli’nde başlayan kampanya, 15 Mayıs’ta İstanbul’da sona erdi. Kampanyada bugüne kadar, 100 binden fazla kişinin tansiyonu ölçüldü.
Kampanyanın amacı, dünyada her 4 ölümden 1’inin nedeni olan hipertansiyon hakkında farkındalık yaratmak ve toplumsal bilinçlenmeyi sağlamak. Dünyada 972 milyon, Türkiye’de toplam 18,5 milyon tansiyon hastası ölüm riskiyle karşı karşıya. Nüfusun yüzde 31’inin tansiyonu hayatları boyunca hiç ölçülmemiş. Her 100 kişiden 60’ı, tansiyonun yüksek olduğunun farkında değil. Hipertansiyonu olanların yüzde 69’u ise, tedavi olmadan ölümcül risk altında yaşamaya devam ediyor.
HİPERTANSİYON NEDİR?
Yüksek tansiyon, kan basıncında yükselme olarak tanımlanıyor. Hastalığın sinsiliği, kendini belli etmemesinden ve zaman içinde hayati risk oluşturabilecek sorunlardan kaynaklanıyor. Yüksek tansiyon en sık, atardamarlara, beyine, kalp ve böbreklere zarar verir. Halk arasında ‘inme’ diye bilinen çok ciddi beyin rahatsızlığına, kalp krizine ve böbrek yetersizliğine kadar giden ciddi problemlerin arkasındaki en önemli nedenlerden biri yüksek tansiyondur. Normal kabul edilen tansiyon değerleri 12’ye 8 olarak açıklanıyor. Tansiyonu düzenli ölçümlerde, tansiyonu 14’e 9 ve üstünde seyredenler tansiyon hastası adayı (prehipertansiyon) olarak kabul ediliyor.
BELİRTİLERE VE TUZ TÜKETİMİNE DİKKAT!
Çoğu kimsede belirti vermeden sinsice yıllarca devam eden bu hastalığın belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi ve zaman zaman burun kanaması ortaya çıkabilir. Ancak bu belirtilerin, çoğunlukla ilerlemiş vakalarda belirdiğini unutmamak gerek. Kan basıncının yükselmesine yol açan risk faktörleri arasında yüksek miktarda tuz tüketimi, şişmanlık, aşırı alkol kullanımı, genetik yatkınlık, ileri yaş, stres gibi faktörler sıralanabilir.