Çocuklardaki öğrenme bozuklukları ,çoğu zaman öğretmenler ve veliler tarafından zeka geriliğiyle karıştırılıyor. Çocuğunuz okumayı yazmayı öğrenemiyorsa,sağıyla solunu ayırt edemiyorsa , hemen geri zekalı diye damgayı basmayın.Belkide bu durum “disleksi” ,ya da öbür tanımıyla özel öğrenme bozukluğundan kaynaklanıyordur.Türkiye de yanlızca ilkokul çağında sayıları 1 milyon civarında olduğu tahmin edilen dislektik çocukların büyük çoğunluğu normal veya normalin üzerindeki düzeyde zekaya sahip. Disleksinin nedeni henüz tam olarak bilinemiyor, ancak beyne ait duygusal veya davranışsal bozukluktan kaynaklanan akademik becerilerde gerilik olarak tanımlanıyor. Erkek çocuklarda kızlara nazaran 4 kat daha fazla görülüyor.Türkiye de ise bu tür çocuklar genellikle hiperaktif (dikkat dağınıklığı olan) çocuklarla karıştırılıyor.
Metin 5 yaşında konuşmaya başlayabilmiş , okul çağının gelmesiyle de bazı sorunlarının olduğu ortaya çıkmış.Bütün arkadaşları okumaya başladığı halde o hala okumayı çözemiyordu.Harfleri ters yazıyor,ders dinlemiyor ve de “arkadaşlarıyla iyi geçinemiyordu.Çevresindeki herkez, annesi de dahil olmak üzere,onun geri zekalı olduğunu düşünüyordu.Metin bütün çabalara rağmen yanlış yazmaya ,sağını solunu karıştırmaya devam etti.Sınıf öğretmenin tavsiyesi üzerine özel öğretmen tutuldu.Ancak özel öğretmen de birkaç ders sonra artık gelemeyeceğini ,aksi taktirde cinnet geçireceğini söyleyerek ailesini daha da telaşlandırdı.Bunun üzerine annesi Metin i zeka testi uygulatmak üzere Cerrahpaşa Çocuk Psikiyatrisi bölümüne götürmüş. Sonuçta Metin in zeka seviyesinin normalin çok üstünde olduğu ortaya çıkmış ve buradaki uzmanlar Metin e doğru teşhisi koymuş : Dislektik.
Çoğunlukla normal ya da üstün zekalı çocukların “geri zekalı” damgasını yemesine neden olan disleksi genellikle okul çağında farkedilebiliyor.Ülkemizde de yeni yeni tanınan bu hastalığın, öğretmenler ve veliler tarafından yeterince bilinmemesi bu durumu daha da zorlaştırıyor.
9 yaşındaki Oğuz televizyondaki bütün açıkoturum ve belgeselleri başından sonuna kadar izliyor, araştırmacı,boş zamanlarını bilim ve teknik ansiklopedilerini okuyarak geçiriyor.Zeka düzeyi ise normalin çok üstünde. Ancak Oğuz okula başladığı ilk yıl, diğer dislektik çocuklar gibi ne okuyabilmiş ne de yazabilmiş. Annesi okuldan almayı düşünmüş,öğretmeni ise sabredin açılacaktır demiş. Oğuz şu anda okuma-yazma biliyor,ancak bazen ters yazıyor veya okurken satır atlıyor,yön bulma problemleri de halen geçmemiş.
Öğrenme bozukluğu olan çocukların sorunlarının derecesi farklı olmasına rağmen hepsinin ortak yanı ,normal veya normalin üzerinde zekaya sahip olmaları. Ancak okumayı-yazmayı öğrenmede ,harfleri ve sembolleri hatırlamada zorluk çekerler. Harfleri ters çevirirler 8 bal yerine dal, pasta yerine basta gibi ) veya kelimedeki haflerin sırasını değiştirirler (için yerine çini gibi) .
Heceleme hatası yaparlar, el yazılarının okunması çok güçtür. Ayrıca çok unutkandırlar. Okulda defterlerini ,kalemlerini , aaaalerini unuturlar. Sakar ve dalgın olabilirler. Matematik problemini siz sorarsanız çözer de ,kendisine verirseniz çözemez. Çarpım tablosunu öğrenmede zorlanır, ona 6->9 ,7->4 ,15->51 gibi görünür. Toplama yerine çarpma yaptığı ,toplamaya soldan başladığı görülür. Bazen yazıların aynada aksetmesi gibi ters yazarlar.
Türkiye de 5 yıldır bilinen disleksinin tedavisi mümkün. Zekaları normal veya normalin üzerinde olduğu halde akademik beceri kazanamayan bu çocuklar , uzman bir pedagogun katılımıyla uygulanan, grup veya bireysel terapilere katılarak tedavi ediliyorlar. Ama öncelikle teşhisi doğru koymak gerekiyor. Oysa disleksi Türkiye de öğretmen ve veliler tarafından yeterince tanınmıyor ,bu da işleri zorlaştırıyor. Milli Eğitim Bakanlığı , bu konuda ,1992 yılında rehber öğretmen ve diğer ilgili öğretmenlere,okullarda hizmet içi eğitim verilmesini kararlaştırdı. Bu konuda Davranış Bilimleri Merkezi çocuk psikoloğu Şeniz Pamuk şunları söylüyor: “Disleksinin ülkemizde tedavisi için çok az sayıda yer mevcut,ancak bazı hastanelerin psikiyatri bölümlerinde ve davranış bilimleri merkezlerinde bu konudaki uzman kişiler bu tedaviyi sağlıyabiliyorlar. Örneğin İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri bölümünde ,haftada bir gün ,birer saatten bireysel veya grup terapileri uygulanıyor.Çocuğun probleminin yoğunluğuna ve de motivasyonuna bağlı olarak, bazılarında 6 aylık bir tedavi yeterli olabilirken , bazılarında tedavi 3-4 yıl sürebiliyor. Genellikle bireysel olarak çocuk ve psikiyatristin ikili yürüttüğü tedaviye daha sonraları diğer çocuklar da eklenerek grup halinde sosyalleşme sürecine geçiliyor”.
Çevrenize baktığınız zaman her çocuğun farklı yapıda olduğunu görürsünüz. Kimisi hızlı koşabilir, kimisi yavaş, kimisi en güç problemleri kısa sürede çözer, kimisi daha geç. Boyları, saç rekleri, ağırlıkları hep farklıdır. Disleksili çocuklar da bu farklılıklara sahiptir. Bu çocukların da diğerlerinden farklılıkları öğrenme-algılama bozukluklarının olmasıdır.
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Pedagogu Ümran korkmazlar, disleksinin ailelere ve öğretmenlere anlatılarak aydınlatılması gerektiğini söylüyor: “Beyin ilginç bir organımızdır ve yaş küçük olduğu oranda da elastikdir. Bu çocuklar okumayı yazmayı zorlukla öğrenirler ama öncelikle ailenin, öğretmenin ve arkadaşlarının anlayış ve desteğine ihtiyaç duyarlar. İyi kullandıkları yeteneklerini ön plana çıkarmak, atılacak ilk adımlardandır. Özel öğrenme bozukluğu Türkiye de ortalama % 5-10 civarında ,yani 40 kişilik bir sınıfta 2 çocukta disleksi var demektir. Bu çocuklara özel psiko-pedagojik yaklaşımla yardım edilmeli , disleksi bir hastalık değil de çözülmesi gereken bir yumak olarak görülmelidir.”
Dislektik çocuk;
• Harfleri ya da rakamları ters algılar.Örneğin 3 rakamını E harfi gibi,veya 6 rakamını 9 olarak görür,
• Okurken ve yazarken satırları veya sözcükleri atlar,
• Uzaklık ve derinlik algılamasında sorunları vardır.Bu nedenle eşyalara çarpabilir, sandalyelerden düşebilirler,
• Yön tayin edemez,sürekli saği solu karıştırırlar,
• Benzer sesleri birbirine karıştırır,örneğin soba yerine sopa ,kova yerine kofa der,
• Günleri ard arda sayamaz,
• Ödevlerini yapmayı unutur,sürekli hatırlatmak gerekir,
• Kendisini çok zor ifade eder,kelimeleri sıralayıp,cümle oluşturmakta güçlük çeker,
• Önce-sonra ,dün-bugün gibi kavramları karıştırır,
• Arkadaşları ile olan ilişkileri genellikle bozuktur,
• Değişikliklere uyum sağlayamaz.