Yeni tedaviler KML hastalarının yüzünü güldürüyor

Kronik Miyeloid Lösemi (KML), kemik iliğinde hücrelerin aşırı derecede çoğalmasıyla sonuçlanan, yavaş seyirli bir lösemi türü. Tedavi edilmediğinde, ortalama 3-6 yıl içerisinde ölümcül bir hastalığa dönüşebiliyor. Kuşaktan kuşağa geçen kalıtsal bir hastalık olmayan KML, doğru tanı ve tedavi ile kontrol altına alınıyor.

KML’ye neden olan 9 ve 22 numaraları kromozomlardaki genetik değişiklik nedeniyle kromozom sayılarının takvimdeki yerini sembolize eden 22 Eylül tarihi 2011 yılında “Uluslararası KML Günü” olarak ilan edildi. Her yıl 22 Eylül tarihinde KML’ye yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapıldığını söyleyen Türk Hematoloji Derneği (THD) Başkanı Prof. Dr. Teoman Soysal, KML tanı ve takibinde tam kan sayımı, mikroskobik incelemeler ve tipik kromozom bozukluğunu ortaya çıkaran genetik ve moleküler testlerin ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etti.

AŞIRI YORGUNLUK UYARICI BELİRTİ OLABİLİR

Her yaş grubunda görülmekle birlikte, en sık 50-60 yaşları arasında ortaya çıkan KML hastalığı erken dönemde hastalar tarafından fark edilemeyebiliyor. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte aşırı yorgunluk, gece terlemesi, dalak büyümesi, kemik ağrıları, karnın sol kısmında dolgunluk ve kilo kaybı gibi belirtiler görülebiliyor. KML hastalarının yaklaşık % 40’ında, kan sayımında tesadüfen ortaya çıkan yüksek lökosit değerleri de tanıya yardımcı olabiliyor. Tüm bu belirtilerin birçok farklı hastalıkta da görülmesi nedeniyle KML’nin tanısı için hastanın belirtilerinden yola çıkılarak yapılan muayene ve tam kan sayımı, mikroskobik incelemeler, kromozom bozukluğunu gösteren genetik ve moleküler testlere ihtiyaç duyuluyor.

KML HASTASI UZUN VE KALİTELİ BİR YAŞAM SÜREBİLİR

“KML hastalığı 9. ve 22. kromozomların birer parçasının karşılıklı yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkar” diyen Prof. Soysal, bu kromozom bozukluğunun hücre içi mekanizmalarda değişikliğe yol açmasıyla birlikte özellikle beyaz kan hücrelerinin etkilendiğini vurguladı.


KİLİT UNSURLAR: ERKEN TEŞHİS, İYİ TAKİP VE DOĞRU TEDAVİ

Geliştirilen tedavilere değinen Soysal, “Bundan 20 yıl öncesinde KML ölüme neden olma potansiyeli yüksek bir hastalıktı. Hedefe yönelik tedavilerin gelişmesiyle birlikte KML’nin artık yönetilebilir bir hale geldiğini ve hastaların yaşam süresinin uzadığını söyleyebiliriz” dedi.

Tedavide kilit unsurların erken teşhis, iyi takip ve doğru tedavi olduğunun altını çizen Soysal, “Hücre içi değişiklikleri hedef alan ilaçlar sayesinde KML hastaları kaliteli ve uzun bir yaşam sürebiliyor” ifadelerini kullandı.

KML TEDAVİSİNDE ETKİLİ YAKLAŞIM: MOLEKÜLER MONİTORİZASYON

KML’nin Batılı ülkelerde görülme oranı yüz binde bir olarak ölçülüyor. Türkiye’de yaklaşık 2.800 KML hastası bulunuyor.

KML tedavisinde en etkili unsurlardan biri olan hastalık takibi, hastalarda hücre içi bozukluğun moleküler yöntemlerle tetkiki sayesinde daha etkili bir şekilde yapılabiliyor. Bu yöntem “moleküler monitorizasyon” olarak da adlandırılıyor. Türkiye’de moleküler yanıt düzeyinde sonuç alabilen hasta oranı % 85 civarında. Bu yöntem sayesinde hekimler, hastalığın ilerleyiş sürecini standart bir formatta takip edebiliyor ve tedavi daha etkin şekilde yapılıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.