Onkogen için ilk adım atıldı.

Sağlık Bakanlığı ile Massachusetts General Hospital arasındaki iş birliği dolayısıyla düzenlenen imza törenine, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Massachusetts General Hospital Entegre Teşhis Merkezi Program Direktörü Marianne Boswell ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı (TÜSEB) Fahrettin Keleştemur katıldı.

Eyüp Gümüş, kanser tedavisinde moleküler biyolojideki gelişmeler sonucunda kişiye özgü kanser tedavisi eğiliminin ortaya çıktığına işaret etti. 

Türkiye’de geçen yıl itibarıyla 175 bin yeni kanser olgusu görüldüğünü açıklayan Gümüş, şöyle devam etti:

HER KANSER FARKLI GENETİK BOZUKLUK GÖSTERİYOR

“Bunların üçte ikisi erkek, üçte biri kadın hastalarımız. Erkeklerde en sık gördüğümüz kanserler, akciğer kanseri, prostat kanseri, kolorektal kanserler olarak sıralanıyor. Kadınlarda ilk sırada meme, ikinci sırada tiroit, üçüncü sırada kolorektal kanserler geliyor. Bu 5 ana kanserle ilgili bizim yol haritalarımızı çıkarmamız gerekiyor. 2000’li yıllardan itibaren kanser genetiğine baktığımızda, örneğin prostat kanserinde her hastada aynı genetik bozukluk görülmüyor. ABD’deki bir kanser vakasıyla Türkiye’deki bir prostat kanseri vakasının aynı genetik bozuklukları göstermediğini biliyoruz. Birçok genetik materyalde bozukluk olabiliyor. Bunları ayrıntılı olarak değerlendirip daha sonra uygun tedaviyi vermemiz, bundan sonraki yol haritamızı oluşturacak.”

KİŞİYE ÖZEL VE HEDEFE YÖNELİK TEDAVİLER BAŞARIYI ARTIRIYOR

Prof. Gümüş, hedefe yönelik tedavilere bakıldığında bir hastanın yıllık maliyetinin ortalama 100 bin dolar civarında bulunduğunu ve bunun 150 bin dolara kadar çıkabildiğini belirterek, hedefe yönelik tedavilerinden hangisinin daha etkili olacağının yapılacak çalışmalarla ortaya konulması gerektiğini söyledi. Gümüş, iş birliğine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Türkiye’deki bu trendi Massachusetts General ile birlikte başta eğitim ve doku çalışmaları olmak üzere birlikteliği bugün başlatıyoruz. Burada Türkiye’den gidecek olan arkadaşlarımızın eğitimleri gerçekleştirilecek. Akabinde de İstanbul’da başta olmak üzere Ankara’da ve diğer illerimizi TÜSEB değerlendirecek, genetik araştırma merkezlerimiz, buralara vakaları, dokuları gönderecekler ve sonuçlarını alacaklar.”

RİSK FAKTÖRÜ TAŞIYANLAR TAKİP EDİLECEK

Türkiye Genom Projesi’ni gelecek aylarda ilan edeceklerini bildiren Gümüş, standartların ortaya konulmasının ardından risk faktörü olan hastaların erken takipleri ve tedavilerinin, onların yaşam süresini önemli ölçüde artıracağını söyledi.

Marianne Boswell de yapılacak iş birliğinin iki tarafı da araştırmaya, yeni buluşlara yönlendirmesini umduklarını dile getirdi.

Fahrettin Keleştemur ise çalışma kapsamında ileri moleküler araştırmaların yapılabildiği merkezleri İstanbul’da, Ankara’da ve gerekirse başka illerde kuracaklarını, bilim insanlarının da Massachusetts General Hospital’da eğitim aldıktan sonra kurulacak merkezlerde çalışacağını anlattı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.