Kadınlar menopoza girince vücutlarında östrojen üretimi azalıp, kalp damar hastalıkları riski başlıyor ve her yıl katlanan bir hızla artıyor. Kırk beş yaşında bir kadında bu risk dokuzda birken, altmış beşinde ikide bire çıktığına dikkat çeken Medicana Konya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Jule Esen konu hakkında detaylı bilgi verdi.
Bu yüzyılın başından beri kadınların ortalama yaşam süresi 62’den 80’lere çıkmıştır. Menopoz genellikle 45 – 50 yaşları arasında görüldüğünden kadın yaşamının 1/3’ü hatta daha fazlası menopozdan sonraki dönemde menopozun getirdiği sorunlarla geçmektir. Menopozdaki kadınlar toplumun %20’sini oluşturur. Kadınların bu yıllarda daha sağlıklı bir yaşam sürebilmesi, yaşam kalitesi ve süresini arttırmaları için menopozal dönem bilinmeli ve eksik olan hormonları yerine koyarak tedavi ve tedbirler alınmalıdır.
Yaşlanma kaçınılmazdır, ancak sağlıklı yaşam şekli, düzenli ilaç kullanımı ve hastalıklardan korunma ile bu değişikliklerin hızı azaltılabilir ve önlenebilir.
Çağımızda tedavinin en başarılısı koruyucu hekimliktir. Bu nedenle menopozun erken belirtileri olan, ateş basmaları ve terleme gibi belirtilerini tedavi etmenin yanı sıra, adet düzensizlikleri, çok adet görme veya gecikmelerini, uykusuzluk, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluklarını gidermek ve geç dönemdeki osteoporoz ve kalp hastalıkları riskinden de korunmak, kırık riskinden ve kemikağrılarından etkilenmeyi azaltmak hedeflenmektedir.
Menopozdan önce kadınların erkeklere oranla kalp damar hastalıklarına yakalanma olasılıkları daha düşüktür. Östrojen hormonunun kadınları koruduğuna inanılıyor. Ancak, kadınlar menopoza girince vücutlarında östrojen üretimi azalıp, kalp damar hastalıkları riski başlıyor ve her yıl katlanan bir hızla artıyor. Kırk beş yaşında bir kadında bu risk dokuzda birken, altmış beşinde ikide bire çıkıyor.
Kadınları korkutan bir haber de, her ne kadar kalp damar hastalıklarına erkekler daha çok yakalanıyorsa da, bu hastalıklardan ölen kadın sayısının çok daha fazla oluşu.
Nedeni şu; kalp damar hastalığı sinsi kalp hastalığı olarak da adlandırılır. Menopozdaki kadınlar farkında olmadan kalp hastası olabilir, hatta kalp krizi bile geçirebilirler. Bazı krizlerde ağrı olmayabilir. Diğerleri de hazımsızlık, ülser veya diğer sorunlara bağlanabilir.
Üstünde önemle durulacak faktörlerden biri de histerek-tomi ameliyatı olmuş (rahmin alınması) veya geçirdiği ameliyattan dolayı menopoza girmiş kadınların kalp hastası olma riskinin inanılmaz boyutlarda arttığıdır. Bu kadınların yaşamlarının sonuna dek kalp hastalığına yakalanma riski üç misli artar. Bu yüzden bilim adamları menopoz öncesi histerektomi ameliyatının yararlarını araştırıyorlar.
Çocuklukta başlayıp ilerleyen damar sertliği en ufak bir zorlamada göğüste ağrı ve/veya nefes darlığı yapar. Damar sertliği; atenom plakaları diye adlandırılan koyu, sarımsı mum gibi bir maddenin damar duvarlarında birikip damarı tıkaması sonucu oluşur.
Menopoz görmüş kadınların yaklaşık yarıdan fazlasının ölüm nedeni damar sertliğiyle doğrudan bağlantılı kalp hastalıkları olacaktır. Yüksek kolesterol ve doymuş yağlı gıdalardan oluşan beslenme biçimi bu hastalığın oluşumunda önemli bir etkendir Yaş ilerledikçe metabolik faaliyetlerde yavaşlama olmasından dolayı beslenme giderek önem kazandığına dikkat çeken Medicana Konya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Jule Esen “Beslenme ve Kilo Alımı” konusunda dikkat edilmesi gerekenleri belirtti; Menopozda vücuttan kalsiyum atılımı hızlanır, kemik kütlesinde kayıp olur, bunun sonucunda kemikler zayıflar ve kırılma riski artar. Kolesterol dengesi kötüleşir, total kolesterol ve trigliseridlerde artış olur. Çabuk kilo alınır ve vücut yağ dağılımı basen ve kalçada yoğunlaşır. Bu durum beslenme tipinin değişmesini gerektirir. Kilo almamaya özen gösterilmeli, katı yağlar, nişasta içeren besinler ve kızartmalar diyetten çıkartılmalıdır. Kolesterolü bağlayan yüksek lifli besinler diyete eklenmelidir.
Süt ve yoğurt tüketimi az yağlı olarak seçilmelidir, Kolesterol düşürücü posalı gıdalara yönelinmelidir (baklagiller, kepekli ekmek), Günde 3 porsiyon meyve ve 5 çeşit sebze yenmelidir, Besinler az az, sık sık yenmelidir, Az tuzlu gıdalar tercih edilmelidir, Tavuk ve balık tercih edilmelidir, Yemekler daha çok fırında, ızgarada veya az suda haşlanarak pişirilmelidir, Kolesterolden zengin sakatatlar, pastırma, mayonez, şekerli tatlılar, krema yenmemelidir, Su tüketimi artırılmalıdır, en az 1,5 lt su içilmelidir, Öğün sayısı sık ve az miktarda olmalıdır, Kalsiyum alımı 1000mg/gün’dür. Kalsiyum öğünlerle beraber alınmalıdır. D vitamini ihtiyacından dolayı 400-800’ü Dvit kalsiyum ile alınmalıdır, Çay, kahve, sigara bırakılmalıdır.