Kanserin etkileri

Kanserin etkileri

Hücre sayısındaki aşırı artışın bazı koşullarda nasıl olup da yaşamsal tehlike yarattığını anlamak kimi za­man güçtür. Habis hastalığın ciddi etkileri kanserin yayıldığı normal dokuların ve/veya bölgelerin (örn. karaciğer, kemik ya da akciğerler) normal işlevlerini engelleyecek şe­kilde giderek daha çok kanserli hüc­reyle dolması ve hasara uğraması sonucunda oluşur. Belirli bir böl­geyle sınırlı (lokalize) kanserlerin ölümle sonuçlanması oldukça alışıl­madık bir durumdur. Kanser ölüm­lerinin büyük bölümü hastalığın ya­yılmasına ya da metastazlara bağlıdır. Ancak, bu fiziksel süreçlere ek olarak kanserler hem belli bir bölge­de hem de dolaşım sistemi aracılı­ğıyla tüm vücudu etkileyen çok çe­şitli zehirli (toksik) kimyasal madde­ler üreterek de genel durumda gi­derek artan bir bozulmaya neden olabilir. Bu kimyasal maddeler kilo kaybı ve halsizlik gibi belirtilere yol açabilir.

SINIFLAMA
Kanserler, hücrelerin normal olan­dan ne ölçüde farklılaştığına göre derecelendirilir. İyi farklılaşmış (tıp dilinde iyi diferansiye) kanserlerde (kimi zaman “grad 1″ de denir), nor­mal hücre yapısı korunur ve hücreler sık bölünmez. Hücrelerden bazıları, esas özgül görevlerini belli ölçüler­de hâlâ yerine getirebilir. Yelpazenin öbür ucunda kötü farklılaşmış (tıp dilinde kötü diferansiye) kanserler (grad 3) yer alır; bu kanserlerde hüc­reler öylesine değişmişlerdir ki, nor­mal hücrelerden artık çok farklıdır ve görevlerini yerine getirme yetilerini tamamen yitirmişlerdir. Kötü farklı­laşmış kanserler daha hızlı çoğalma ve daha saldırgan olma eğiliminde­dir ve akıbeti daha kötüdür. Bunların arasında farklılaşması orta düzeyde olan kanserler yer alır.

Kahserler yayıldıkları dokulara göre değil, köken aldıkları normal hücrenin türüne göre sınıflandırılır. Buna birincil sınıflandırma adı da ve­rilebilir. Her sınıftan kanser yukarıda tanımlandığı gibi derecelendirilir; kanserlerin büyüklükleri ve yayılma dereceleri de “evrelendirme” adı verilen süreç içinde değerlendirilir (bk. s. 30). Birinci] sınıflandırma dik­kate alındığında, hemen tüm kanser türleri aşağıdaki gruplardan birine yerleştirilebilir.

Karsinomlar
En sık görülen kanserlerdir. Deri ve pek çok iç organın çeperi dahil, vü­cut yüzeylerini örten hücrelerden köken alır. Ağız, boğaz, bronşlar (havanın akciğerlere girip çıkmasını sağlayan tüpler), özofagus (yemek borusu), mide, barsak, mesane, ute-rus (rahim) ve yumurtalıkların yanı sıra memede, prostat bezinde ve pankreastaki kanalları örten dokular da bunlar arasındadır.

Farklı karsinom türleri vardır ve bunlar köken aldıkları normal hücre­lerin görünümüne göre adlandırılır. “Skuamöz karsinomlar” (yassı hüc­reli karsinomlar) özellikle deri, akci­ğer, ağız, boğaz ve yemek borusun­da; “adenokarsinomlar” özellikle meme, barsak, alt yemek borusu, mide ve yumurtalıklarda; “geçiş hücreli karsinomlar” esas olarak me­sanede ve “küçük hücreli karsinom­lar” akciğerde görülür.

Sarkomlar
Yüzeyi örten dokulardan değil de kemik, yağ, kas ve vücudumuzun pek çok bölümünde bulunan güç lendirici bağ dokusu gibi destekleyi­ci dokulardan köken alır.

Lenfomalar
Vücudumuzda ve özellikle de lenf bezlerinde ve kanda bulunan “lenfo­sit” adlı hücrelerden kaynaklanır. Bu hücreler bağışıklık sistemimizin çok önemli bileşenleridir. Lenfomalar et­kilenen hücre tipine göre ‘Hodgkin hastalığı’ ve ‘Hodgkin dışı lenfoma­lar’ olarak ikiye ayrılır.

Lösemiler
Kemik iliğinde akyuvarları üreten hücrelerden kaynaklanır. Akyuvarlar (lökositler) vücudumuzun enfeksi­yona karşı savunmasında kritik bir rol oynar. Lösemili hastaların kanın­da anormal akyuvar sayısı büyük öl­çüde artar. Anormal hücreler genel­likle işlevlerini doğru biçimde yerine getirmediği ve kemik iliğinde yeni normal hücre yapımı için alan bırak­madığı için soruna yol açar.

Miyelom
Kemik iliğinde bulunan ve antikor (enfeksiyonlarla savaşmamıza yar­dımcı olan proteinler) adı verilen plazma hücrelerinin kanseridir.

Germ hücreli tümörler
Yumurta ve spermlerin üretiminden sorumlu olan testis ve yumurtalıklar-daki hücrelerden köken alır. Tera-tomlar ve seminomlar bu tümör tip­leri arasındadır.

Melanom
Bu deri kanseri türü, derideki pig­ment üreten hücrelerden (melanositler) köken alır.

Gliom
Beyin ya da omuriliğin destekleyici doku hücrelerinde gelişir.

Prekanseröz (ön kanser) oluşumlar
Son olarak, görünürde sağlıklı olan kişilerde rahim boynu sürüntüsü (servikal smear) ya da memenin rad­yolojik incelenmesi olan mamografi gibi ta­rama testleri sırasında saptanan ve kansere dönüşme potansiyeli taşıyan yaygın bazı oluşumlardan da söz et­mek gerekir. Bu tür bozukluklar özel­likle rahim boynu (serviks) yüzeyini ve memedeki süt kanallarını etkiler ve “karsinoma in situ” olarak adlan­dırılır. Bu, mikroskobik incelemede en yüzeydeki hücrelerin habis bir gö­rüntüsü olduğu, ancak yüzey örtüsü­nün hemen altındaki dokuların her­hangi birini istila ederek habis bir davranışa giriştiğine ilişkin bir belirti olmadığı anlamına gelir.
Karsinoma in situ lenfatik dola­şım ya da kan dolaşımı yoluyla yayı­lamaz ve kendi başına hiçbir yaşam­sal tehlike doğurmaz. Ancak tedavi edilmediğinde gerçek bir kansere dönüşme riski vardır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.