Nörolitik bloklar siniri tahrip etmeye dayanan bloklardır. Genellikle kanser ağrılarında ve kaburga kırıklarında kullanılırlar.
Beyin ve omurilikten çıkan sinirler önce sağ sol olarak ikiye ayrılarak daha sonra alt dallarını vererek bütün vücuda dağılırlar. Bu sinirler beyin ve omuriliğe arızalı bölgelerden haber getirirler. Genellikle bu haber ağrı biçiminde beyne yansır.
Her sinir tahribe uygun değildir. Önemli olan hastada kuvvet kaybı, felç meydana gelmeden sinirin tahribidir. Bu nedenle bazı sinirler tahrip edilebilir. Bunların başında karın organlarına giden sinirler gelir. Çölyak ve hipogastrik sinirler üst ve alt karın organlarının ağrılı uyaranlarını algılar ve beyne iletirler. Genellikle kanser ağrılarında bu sinirler tahrip edilebilir. Aynı biçimde kaburga kırıklarında aynı diş sinirini alır gibi kaburgaların sinirleri geçici süre ile tahrip edilebilir. Böylelikle hasta kırık olmasına rağmen ağrı çekmez.
Damarlara giden ve sempatik sinir sistemi ismini verdiğimiz sinirler de tahrip edilebilir. Aşırı sigara içenlerde veya şeker hastalarında görüldüğü gibi damarlarda büzüşmeler meydana gelir. Bu durum kol ve bacaklarda kanlanmanın azalmasına, dokunun yeterince beslenememesine ve dolayısıyla ağrıya yol açar. Bu durumlarda da o bölgeye giden sempatik sinirler tahrip edilerek hem ağrının azalması hem de dolaşımın önemli ölçüde düzelmesi sağlanabilir.
Sinir bloğu nasıl uygulanır.
Mutlaka deneyimli bir hekim tarafından uygulanması gerekir. Tahrip edilmesi düşünülen sinir önce mevzi uyuşturucu (lokal anestezi) verilerek geçici bir süre ile devreden çıkarılır. Bunun amacı hem yöntemin etkili olup olmayacağının görülmesi hem de hastanın bu hissi yaşamasıdır. Hastanın ağrısı geçerse ve bölgeye giden ağrı hissi olmadan yaşayabileceğini belirtirse yöntem uygulanır.
Sinir tahribi nasıl gerçekleştirilir:
Cerrahi olarak: Geçmişte daha çok uygulandığı şekilde açık cerrahi ile ağrılı bölgeye ulaşarak ağrıya neden olan sinir tahrip edilirdi. Ancak girişimsel tekniklerin gelişmesi ile birlikte cerrahi artı eskisi kadar uygulanmaz hale
gelmiştir.
Fiziksel yöntemlerle: genellikle ısı ya da soğuk uygulanır. Napolyon’un Russeferi sırasında ayağı gangren olan askerlerin bacakları dondurularak kesilmişti.
Aynı biçimde bugün buz uygulanabilir. Isı olarak ise sözü edilen radyofrekans termokoagülasyon kullanılır.
Kimyasal ajanlar: Genellikle alkol ve fenol gibi solüsyonlar kullanılır.
Sinirlerin tahribi mutlaka görüntüleme altında, tahrip edilecek sinir uyarılıp doğru yerde olup olmadığı anlaşıldıktan sonra yapılır.
Yan etkileri:
Tahrip edici madde verilirken çok dikkatli olunması, maddenin başka sinirlere yayılmamasının sağlanması gerekir. Çok seyrek de olsa, sinir tahribinden sonra sürekli, yanma tarzında bir ağrı ortaya çıkabilir.
Çölyak Pleksus Bloğu
Çölyak pleksus, batın içinde, omurgayı oluşturan kemik kolonunun hemen önünde yer alan ve üç adet sinir kavşağından (gangliyon) oluşan bir sinir yumağıdır. Bu yapı karın içindeki birçok organa ait (pankreas, mide, karaciğer, dalak, böbreküstü bezleri, ince bağırsaklar ve kalın bağırsağın bir bölümü) mesajların (ağrı duyusu gibi) beyne iletilmesinde bir istasyondur. Bu organlardan kaynaklanan süreğen (kronik) ağrıların (kanser ağrısı, iltihabi ağrılar, damarsal sebepli ağrılar v.s.) tedavisinde bu kavşaktaki iletimin durdurulması sıklıkla başvurulan yöntemlerden birisidir.
Çölyak pleksus bloğu ile var olan ağrı kaybolacak ya da önemli ölçüde azalarak ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilecek düzeye gelecektir. Bloğu takiben bağırsakların hareketliliğinde artış olacak; bunun sonucunda da bu hastalıklarda sıklıkla karşılaşılan sorunlardan olan bulantı ve kusma da önemli ölçüde azalacaktır. İştahta olacak artış genel durumu olumlu etkileyecektir. Ancak bazen ishal gözlenebilir.
Girişim ameliyathane ortamında, lokal anestezi altında uygulanır. Bu sırada kan basıncı, kalp atışları ve solunum bir anesteziyolog tarafından sürekli olarak takip edilir. Hasta yüzüstü yatırılıp gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra bu işleme özel iki adet iğne, bel bölgesinde, omurganın her iki yanından ilerletilir. Çölyak pleksusun yakın komşuluğundaki organlara ve önemli damarsal yapılara zarar vermemek amacıyla girişim radyolojik görüntüleme kılavuzluğunda uygulanır. İğnelerin uygun yerleşiminden emin olunduktan sonra bölgeye ilaç enjekte edilir. Girişim yaklaşık yarım saat sürer ve ciddi bir rahatsızlık hissedilmez.
Girişimi takiben, hasta birkaç saat gözlem altında tutulduktan sonra evine gidebilir, ancak ilk 24 saat mutlak yatak istirahatı gerekmektedir. Ağrı girişimden sonra belirgin olarak azalacaktır, fakat 24-48 saat süre ile uygulanan ilaca bağlı, basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilen bel ağrısı olabilir. Tedavinin etkinliği, kişisel özelliklere ve ağrıya sebep olan hastalığa göre değişkenlik göstermekle beraber aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Çölyak pleksus bloğunun başlıca iki grup istenmeyen etkisi vardır. Bunlardan ilki uygulanan ilaca ve girişime bağlı olanlar olup hipotansiyon (kan basıncının düşmesi), yukarıda da sözü edilen 24-48 saat süreli bel ağrısı ve ishaldir. Bunlar gerekli önlemler alındığı taktirde kontrol altına alınması kolay durumlardır. Diğer istenmeyen etki grubu ise iğnenin yanlış yerleştirilmesine bağlı damar yaralanması, böbrek, akciğer gibi iç organların yaralanması ve ilacın omuriliği çevreleyen zarların içine veya omuriliğe verilmesidir. Girişim radyolojik görüntüleme kılavuzluğunda ve bu konuda deneyimli hekimler tarafından uygulandığında sayılan bu komplikasyonlar çok nadir olarak oluşur. Ayrıca kanama ve girişim bölgesinde enfeksiyon her girişimde olduğu gibi çölyak pleksus bloğunda da karşılaşılabilecek, gerekli özen gösterildiği taktirde ender olan komplikasyonlardır.
Kaburga sinirlerinin bloğu
Kaburga kırıklarında dayanılmaz ağrılar ortaya çıkar. Bu durumda aynı diş sinirlerinin tahrip edilmesi gibi kaburga sinirleri geçici süre ile bloke edilebilir. Böylelikle hastanın kırık ağrısını duymaması mümkün olur.