Kanserli hastalarda hem virüs hem de bakteri enfeksiyonlarına özellikle sık rastlanır. Bunun nedeni doğrudan doğruya hastalığın bizzat kendisi ve ayrıca da kemoterapiyi veya radyoterapiyi izleyen hücresel bağışıklık sorunlarıdır.
Aktif veya terminal dönemdeki kanser hastalarında aşılama zaten düşünülemez ama kanserin stabilize olduğu, remisyona girdiği veya iyileştiği vakalarda aşılama yapılabilir.
Herhangi bir zayıflatılmış canlı aşının kanser hastalarında ve özellikle de immünsüpresif tedavi görenlerde uygulanması sakıncalıdır; buna karşılık öldürülmüş veya inaktive aşılarla toksoidler ve polisakkarit aşılar, genellikle iyi tolere edilmektedir.
Eğer aşının mümkün olan en fazla etkiyi sağlaması isteniyorsa aşılar, herhangi bir immünsüpresif tedaviye girişilmeden önce uygulanmalıdır.
Genellikle çiçek veya kızamık aşıları olmak üzere zayıflatılmış canlı aşıların kanser hastalarına uygulanmasından sonra, ölümle sonuçlanan komplikasyonlar bildirilmiştir. BCG aşısı, kanser hastaları açısından önemli bir tehlike yaratmaz. Zaten bu aşı onkolojide genellikle bir immünstimülan olarak kullanılmaktadır. Aşı iyi tolere edilirse de, kolda nekroz (1/5000) veya adenit (1/25) gibi yan etkileri bildirilmiştir39. Sistemik hastalık ise, son derece enderdir.
Varicella komplikasyonları ve mortalitesi, bağışıklık sorunları olan çocuklarda yüksektir. Bunların nedeni majör virüs istilasıyla birlikte yaygın damar-içi pıhtılaşma, ensefalit, zaman zaman interstisyel pnömopati veya süperenfeksiyon şeklindedir, istatistiklere göre mortalite, %8-50 arasında değişmektedir3.
Japon bilim adamları 1970’ten bu yana, lösemisi veya habis tümörü olan ve antikanser kemoterapi uygulanan seronegatif çocuklarda OKA susu, zayıflatılmış, canlı varicella aşısı uygulamaktadır. Aşılanma ya bir remisyon döneminde yapılmakta ya da immünsüpresif tedaviye, aşılanmanın bir hafta öncesiyle bir hafta sonrası arasında ara verilmektedir. Bu aşının tamamen tehlikesiz olduğu ve aşılanan çocuklarda %98-100 oranında serokonversiyon sağladığı bulunmuştur.
influenza, tetanoz, inaktive poliomiyelit ve pnömokok aşıları gibi bazı aşılar, kanser hastalarında serbestçe kullanılmalıdır. Tifo aşısı ise iyi tolere edilemediğinden, kanser hastalarında uygulanmamalıdır.
Kanserli hastalarda kuduz aşısı, kesinlikle yapılmalı ve ısıran hayvanın verdiği zararın derecesine bakılmaksızın buna, sistemikseroterapi veya spesifik gammaterapi eşlik etmelidir.
Habis tümörleri kemoterapiyle veya ameliyatla görünürde iyileştirilen hastalar, herhangi bir özel önleme ihtiyaç duyulmaksızın mutlaka aşılanmalıdır. Ancak aşının, ameliyatın veya radyoterapinin uygulanmadığı tarafa yapılmasına dikkat edilmelidir.