Bebek ile annesi arasında çok kuvvetli ve gözle görülen bir bağ vardır.
Bebek ile annesi arasında çok kuvvetli ve gözle görülen bir bağ vardır. Bebek, bir oda dolusu insan içinde bile annesini fark eder. Ağlarken, annesinin kucağına gelince susar. Annesinin varlığında yaramazdır. O yokken ‘kuzu’ gibidir.
0-3 yaş arasında “anneye bağlanma”, “anneye bağımlılık” değildir. Bu yaşlarda bağlanmanın olmaması, çocuğun gelişimini geriletir, hatta durdurur. Çocuk ile annesi arasındaki bu bağın örselenmesi halinde, çocukta “ayrılma anksiyetesi” ortaya çıkar. Çocuk içine kapanır, zihin ve lisan gelişimi durur, hatta geriler. Uyuyamaz, kabızlık çeker, aşırı terler, hırçındır ve öfke krizleri yaşar.
Çocuğa doğru yaklaşımın temel prensibi; çocuk davranışlarını takip edip, davranışın altında yatan dürtü doğrultusunda hareket ederek, olayları doğru yorumlamaktır. Hiçbir yorum yapılamıyorsa, çocuğu germeyecek yaklaşımın benimsenmesi ve güvenilen bir uzmana başvurulmasında fayda vardır.
ANNENİN BAĞINI GÖZ ARDI ETMEYİN!
Çoğu zaman anne ve bebek arasındaki bağdan bahsedilirken hep bebeğin anneye olan ihtiyacından dolayı, anneye olan bağı akla gelir. Oysa ortada asıl kahraman annenin de bebeğe olan ihtiyacı ve bağı vardır. Annenin çocuğunun kendinden başka kişi ya da objelere bağlanıyor olmasını reddetmesi de fark edilmesi gereken başka bir davranıştır ve anne-çocuk bağının varlığından kaynaklanır.
0-3 YAŞ DÖNEMİNDE ANNESİYLE YETERİNCE BERABER OLAMAZSA…
Yaşamın ilk 3 yılında annesi ile yeteri kadar birlikte olamayan ya da birlikte olduğu halde, herhangi bir sebeple annesinin varlığını gereği gibi hissedemeyen çocuk, anne yerine “transfer obje” koyacaktır. Çocuk, annesinin kokusu ya da dokusu ile özdeşleştirdiği bir materyale takıntılı bir bağlanma geliştirir. Bu; emzik, tülbent, yastık gibi bir obje olabilir. Anne yerine konan bu objeye “transfer obje” denir. Biz yetişkinler kirlenmesine rağmen çocuğun ağzına sokmayı ya da sanlmayı ısrarla sürdürdüğü bu transfer objenin anne ile nasıl özdeşleştiğini anlayamayız. Çoğumuz çocuğun bu bağına saygı duyar o kirlenmiş kılıfı gider yıkarız. En azından mikrop kapmasın diye yaptığımız bu temizlik seremonisinin ardından bebeğimizin o oyuncağa eskisi gibi sarılmadığını ve reddettiğini yine şaşırarak farkederiz.
Yani, anne basit bir objenin kendi yerini almış olmasını kabul edemez. Kaldı ki anne, bırakın çocuğunun bir objeye bağlanmasını, bakıcısına bağlanmasını dahi kabul edemez.Annenin çocuğun bu bağlanma davranışını yakından takip etmesi gerekir. Bağlanma davranışını yok etmek yerine varlığını fark etmek, dolayısıyla olması gerekliğini bilmek daha sağlıklı bir yoldur.