Her gün aynı saatte kalkar evimi toplar kahvaltıyı hazırlayıp oglumla sabah sohbetimizi neşeli şakalaşmalarla günümüze başlarız. Bazen tartışırız.ama yapıcı yönde her gün aynı şeyler aslında, nedense bana monoton gelmez bilirim ki bu benim görevimdir. isteksizce yapıp kendimi mutsuz edecegime güne neşeli başlayıp günümün güzel bitmesi için elimden geleni yapar o gece güzel bir gün daha bitti diyerek uykuya dalmanın hazzı çok başka olur bende..
Sanırım bu yüzden yaşım daha bir genç kalıyor. Somurtmak erken yaşlanmaktır.hemen çökmek istemiyorsanız benim gibi olun neşeli , canlı, kıpırkıpır, sorunların karşısında çözüm bulmanın huzurunu yaşayın, işinizi başarıyla yapmaya çalışın işte yaşlanmayı önleyen en önemli reçete, tabii yaşlanacagız ama daha geç.. Her yaşın bir güzelligi oldugunu bilerek… Bu sabah işe giderken can’a her günkü tembihlerimi sıralayarak kapıdan çıktım çocuguma güvenirim ama yinede tembih etmeden çıkamam dışarı… Bu anaçlıktır koruma iç güdüsüdür. İş hayatım boyunca oglum can’dan hiç sorun yaşamadım.. bunun için hep şükrederim Allahıma… Bir de leyla ablama teşekkür etmeliyim… En zor zamanımda kah istekli kah isteksiz çocuguma baktıgı için…
Bu sabah evden çıktıgımda her zaman yaptıgım gibi cep telefonumun radyosunu ayarlayıp ilk şarkı bu gün için, sonraki sevdigim kişi için, bir sonraki şunun için, bunun için diye kendimce bir oyundur.. Oturdugum semti seviyorum. Esnafımı, sokagımı, sokak kapımın tam dibine park edilen bir jip’ı ya da kamyonu, girecek başka yer bulamadıkları için tek tekerlegi neredeyse kapının içine girişini, bu duruşun aslında ne kadar sinir bozucu olupta paltomun kirlenmemesi için kapıdan bir cambaz gibi çıkışımı, kapıdan çıktıktan sonra önümde kocaman yaşlı melun melun bakan tekstilcinin köpegini (nedense köpeklerden korkan ben bu yaşlı ve önünü zor görup yürüyen hayvancagıza karşı sevgim daha bir farklı ) masum kendince dolaşan ve fazla uzaga gidemeyen köpegi seviyorum…
Düşünüyorumda uysal sevimli ve zararsız olan her şey daha bir içten gelir bizlere çünkü bizlerde uysal sevimli ve zararsız yaşayan kişileriz. İncitmiyoruz kimseyi, incitmemek için elimizden geleni yapıyoruz.. Dedigim gibi oturdugum semti seviyorum kalabalık arabalarıyla pis havasıyla ama ben yinede seviyorum kök salmışım Şişli’ye Mecidiyeköy ‘e … Bu sabahta aynı saatte beni alacak olan servisimi beklerken kulaklıgımdaki müzik beynime güzel mesajlar gönderiken insanları izlemek komik görüntülerini garip yürüyüşlerini, somurtanları, sevgi dolu bir çocugun annesinin 3-4 adam ötesinden sürüklenerek yürüyüşünü, huzur veren müzigimle insanların rıtim tuttugunu beynimde canlandırırım…. Yüzümde hep bir tebessüm vardır. İstesem de asla kötü niyetle bakamam etrafıma. Seviyorum cahil insanları, kendilerini çok bilmiş insanları, komik buluyorum bu tip kişilikleri ama asla onlarla oturupta muhabbet etmeyi sevmiyorum sadece uzaktan izlemeyi seviyorum… Aslında ne çok cahil insan var beyinleri minicik kalmış bedenlerinin içinde… Konuştuklarında mangalda kül bırakmayan ama icraata gelince föööös diye sönen insancıklarıda seviyorum dedigim gibi sadece uzaktan… Yanımdan geçen orta yaşlı adamcıgıda seviyorum direge vurdugu halde bana bakıp’’ önümde ne kazık gibi duruyorsun’’ deye söylenmesini seviyorum.. Adamın direge degil de bana çarptıgını sanmasına sadece gülüyorum.. Kimbilir beyninde ne sorunları var sabah sabah ne çok düşüncelere dalmış direge çarptıgı halde bana çarptıgını sanması kimbilir içindende demiştir ki taş gibide kadınmış ha.. Kafam yarılacaktı… evet seviyorum bu İstanbul’u nerede bulabilirim bunca ilginç insanları, acınacak halimize sadece gülücükle bakmayı ögreniyoruz.. Ee ekmek parası için Anadolu’dan kopmuş gelmişler zamanında kök salmışlar istanbu la ama İstanbul’lu olamamışlar. Seviyorum her yönüyle her şeyi… Sevmesem ne olacak ki! Eksilen hiç bir şey olmayacak ister sev ister sevme sonuçta hayat devam etmiyor mu? Kendimi mutsuz etmektense sevmeli hayatı, severek yaşamalı… Her yazımda dedigim gibi; Sevgiyle kalın mutlu kalın ama en önemlisi ruh saglıgımızın yerinde olması için elinizden geleni yapın beyin asla yenilenmez bunu unutmayın…