Homocystein: Homocystein,protoin parçalanmasında ortaya çıkan artık madde olup zehirlidir
Homocysteinin kanda yükselmesine hiperhomocysteinanemi denir. Homocystein proteinların parçalanması sırasında veya metioninun proteine dönüşmesi sırasında ortaya çıkan artık maddedir. Homocystein kalp enfaktürüsü ve beyin kanamasında rol oynayan çok tehlikeli bir maddedir. Vücudumuzdaki metabolik değişimler sırasında böyle zehirli maddeler ortaya çıkar ve vücudun beli noktalarında yoğunlaşır.
Homocystein hayati öneme sahip olan aminoasitlerden methionin oluşurken ortaya çıkar veya methionine dönüşür. Metionin aminoasitlerinden günde 2 gr. besinlerden alınır ve metabolik değişimler sırasında Homocystein ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu artık maddeyi B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit (B9-Vitamini) tekrar methionine dönüştürürler.
Metabolik değişimlerin bozulması nedeniyle homocystein oranı yükselir. Bunun sebebi ise bağırsak florasının bozulması, bağırsak mukozasının tahrip olması, bağırsak pH?sının nötürleşmesi veya mide mukozasının tahrip olması nedeniyle yeterince intrinsic-faktörü salğılıyamamasını sayabiliriz. Bu nedenle intrinsic-faktör yetersizliği ortaya çıkar ve buda B6, B12-Vitamileri ve Folikasit yetersizliğine sebep olur. Böylece kanda homocystein oranı yükselir.
Folikasit (B9-Vitamini) B-Viaminlerinden sayılır. Folium kelime olarak yeşil anlamına gelir. Folikasit genelikle koyu yeşil sebzeler, ıspanak, maydanoz, lahana, kepekli un, bira mayası, patates ve turuncugillerde bolca bulunur. Folikasit B12-Vitamini ile birlikte kan yapımı, hücre yenilenmesi ve hücre çoğalmasında vede sinir hücrelerinin yenilenmesinde çok önemli rol oynarlar. Folikasit yetersizliği özeliklede endüstri ülkelerinde oldukca yayğındır, çünkü bu ülkelerde hazır yiyecekerki (fast food) bunların başında çikolata, konserveli yiyecekler, soft içecekler: bunlara örenk olarak coka-cola, fanta vb. Ve alkol, sigara aşır kahve ve siyah çay içme gibi sebeplerden dolayı sindirim organları özeliklede mide mukozası tahrip olur. Böylece midenin salğıladığı intrinsic-faktörü düşmektedir.
B6-Vitamini aminoasitlerin oluşumunda veya çözülmesinde önemli rol oynar. B6-Vitamini merkez sinir sistemini uyarıcı, savunma sistemini kuvvetlendirici ve harekette geçirici, kan hücrelerinin yapılmasında önemli rol oynar vede lesitin olşumunda önemli rol oynar. Bu lesitin (lecithin) aradokunun elastik olması ve damarların iç yüzeyinin temiz kalmasını sağlar. Yüksek orandaki lesitin kolesterolu kendine bağlıyarak zararsız hale getirir. Alkol ve aşırı oranda kahve ve siyah çay (türk tarzı ) içilmesi halinde B6-Vitamininin absorsiyonunu zorlaştır. B6-Vitamini en çok kepekli un, sebze, patates, ceviz ve balıkta bulunur.
B12-V itamini homocysteini tekrar metionine (methionin) çevirir. Bu vitamin diğer vitaminlerden farklı olarak vücut tarafından depolanır. B12-Vitamini et, balık, süt ve bira mayasında bulunur. Şayet kişi alkol, sigara, aşırı kahve ve siyah çay içiyor vede vegitarian (bitkisel beslenme) olarak besleniyorsa o zaman B12-Vitamin yetersizliği ortaya çıkar. Mide-bağırsak rahatsızlıkları olanlarda B12-Vitamin yetersizliği görülür. Ayrıca doğum konturol hapları, kolesterol ve lipid düşürücü ilaçlar ve antibiyotik ilaçlar B12-Vitamin yetersizliğine sebep olur.
Hiperhomocysteinanemi (homocystein oranını kanda yükselmesi) bu vitaminlerin yetersizliği nedeniyle ortaya çıkar. Bu nedenle kalp enfaktürüsü, kandolaşımı anormalikleri, beyin kanaması ve sinir hücrelerinde zafiyetler görülür. Bu nedenle intinsic-faktörünü salğılıyacak olan A-hücrelerini rejenerasyon (yenileme) yapıcı doğal ilaçlar kulanmak gerkir ve bunların başında gelir. Gökçek İksiri bağırsak florası, bağırsak mukozası ve bağırsak pH?sını en ideal duruma getirirler ve mide mukozasını rejenarsyonla (yeniliyerek) yeniden düzenli intrinsic-faktörünün salğılanmasını sağlarlar. Bazı uzmanlar B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit hapının alınmasını tavsiye etselerde yantesirlerinin büyüklüğü nedeniyle faydadan çok zararları dokunmaktadır. (Ehk 11.03.750+ZOM 3.03.4)
Homocytein bir yandan LDL-Kolesterolunu oksitliyerk onun yabancılaşması vede yabancılaşan bu oksitlenmiş LDL-Kolesterolu makrofaj tarafından antijen (bakteri, virüs, mantar veya parazit) olarak alğılanır. Makrofajlar antijen olarak kabul etiği bu oksitlenmiş LDL-Kolsterolunu yer ve sonunda patlıyarak ölür ve ortaya artık madde çıkar ve buna plaque denir. Plaklar damarların iç yüzeyine yapışarak damar sertliğine (arteryoskleroz) neden olur. Damarların iç yüzeyindeki bu plakları eritmek için salğılanan enzim aynı zamanda damarların duvarlarındaki (epitel) kolljanıda inceltir. Böylece zorlamalarda, özeliklede yüksek tansiyonlularda damarlar çatlayabilir ve buda beyin kanaması ve kalp enfaktürüsü gibi rahatsızlıklara sebep olur.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.