Yavaş, yanıcı, sızı, zonklama karakterlerini taşır. Bu ağrı doku hassasiyeti ile beraberdir, uzun ve dayanılmaz bir hale gelebilir. Hem deride hem de birçok derin doku ve organda ortaya çıkabilir. Kronik ağrı mekanik, termal ve uyaranlarla gelişebilir. Özelikle kimyasal uyaranlar sonucunda ortaya çıkan kimyasal maddeler kronik ağrının uyarılmasında önemlidirler. Kronik ağrı ağrılı bir uyarandan ancak 1 sn sonra başlar ve artarak devam eder. Kronik ağrı süreklidir, ağrı veren uyarıcı ortadan kalktıktan sonra da devam eder, spazm ile karakterize olan koruyucu refleksi doğurur. Ayrıca bu ağrının lokalizasyonu geneldir. Ağrı burada artık hastalıktır. Uyku bozukluğu, huzursuzluk, iştahsızlık, kabızlık olabilir. Sosyal uyum bozulabilir. Ağrı davranışı gelişir ve depresyon eklenir. Tanı karışık ve tedavi zordur.
Kronik ağrının en önemli zararlarından biri de kişinin yaşam kalitesini bozmasıdır. Yaşam kalitesi; insanların toplum içinde yaşadıkları kültür ve değer sistemlerinden beklentileri, standartları ve ilgi alanları ile bağlantılı olarak kendi durumlarını algılamalarıdır. Bu kavram; fiziksel ve ruhsal sağlık; aile ve iş yaşamı, ekonomik durum, eğitim düzeyi, bağımsız olarak fonksiyonlarını yerine getirebilme yeteneği, kendine güven, sosyal ilişkilerdeki başarı ve kendinden memnun olma hali ile özdeşleşir.
Kısacası; yaşam kalitesi kişinin kendinden beklentileri ile yaşadıkları arasındaki ilişki olarak da özetlenebilir. Bu ilişki kişiden kişiye farklılık gösterir. Bir hasta için yaşam kalitesinin bozulmamış olması “düzenli spor yapabilecek kadar ağrısız olmak” şeklinde ifade edilirken bir başka hasta için yardım almadan günlük işlerini yapabiliyor olmak olabilir. Ayrıca, aynı şiddette bir ağrı kimileri için hafif olarak algılanırken kimileri içinse dayanılmaz olarak nitelendirilebilir.
Ağrı subjektif bir duyudur, kişiye özgüdür. Ağrıyı değerlendirmek için en iyi yol hastanın ifadesine güvenmek ve hastanın ağrısını ciddiye almaktır. Çünkü ağrıyı çeken hastanın kendisidir ve bu ağrı hastanın yaşam kalitesinin bozulmasına yol açmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı ağrılı hasta değerlendirilirken her hastanın ağrısı kendine özgü olarak değerlendirilmeli ve buna göre yaklaşım belirlenmelidir.