Alternatif tedavilere neden ihtiyaç duyulur?
• Tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerinde, farklı kültürlerce bitkiler, soğuk algınlığından, kanser ve karaciğer hastalıklarının tedavisine kadar birçok alanda kullanılmıştır. Hastalıkların bitkilerle tedavisi ilk olarak Milattan önce 1500 yıllarında Mısır papiruslarında rastlanmaktadır. İki bin yıl öncesi geleneksel Çin tıbbında bitkilerin kullanılmasına dair kayıtlar mevcuttur.
• Sonuç olarak insanın varoluşuyla birlikte hastalıklar da insanlık tarihine eşlik etmiş ve modern tıbbın gelişimine kadar bu hastalıkların tedavisi amacıyla birçok yöntem kullanılmıştır. Ancak modern tıp birçok hastalığın tedavisinde yetersiz kalmakta ve hala alternatif arayışlar zorunlu hale gelmektedir.
• Yapılan çalışmalar göstermiştir ki bilinçli yapılan alternatif tedaviler hastalıkların modern tıbbi tedavisine ek olarak hem modern tedaviye uyumu artırmakta, hem de tedavide ek yarar sağlamaktadır.
• Tüm bu gelişmeler konvansiyonel ve alternatif tıbbın entegrasyona (birleşmeye) gittiğini göstermektedir. Buna da entegratif tıp denmeye başlanmıştır.
• Ancak bütün alternatif tedavilerin bu konuda bilgi ve deneyimi olan sağlık çalışanları tarafından yapılması gereklidir. Aksi taktirde alternatif tedavi yöntemi denilen bazı uygulamalar hem zaman ve para kaybına, hem de sağlığın kazanılmasına değil hastalığın ilerlemesine yol açabilir. Bu tedavilerin artı ve eksilerinin bilinmesi ve hasta ile tartışılması gerekir.
Bitkisel tedaviler neden tercih edilir?
• Bitkisel tedavilerde kullanılan bitkiler doğal olduğu için daha güvenilir sanılır. Ancak bu doğru değildir. Bazı bitkiler karaciğere toksik etki göstererek hastalığın ilerlemesine neden olabilirler.
• Bazı hastalar yararı bilinen ilaçları almak yerine yanlış bir yargı ile alternatif arayışlara girişirler.
• Bitkisel tedavilerde kullanılan bitkiler insanlara daha aşina olup birçok marketten, aktardan bulunması veya internetten sipariş verilmesi mümkündür.
• Özellikle sigorta güvencesi olmayan insanlar bitkisel preparatları daha ucuza temin edebilmektedirler.
Dünyanın bitkisel tedaviye bakışı nasıl?
• “National Institute of Health” de dahil olmak üzere birçok saygın sağlık kuruluşu ve üniversite tamamlatıcı veya alternatif tıp konusunda seminer ve eğitimleri yönlendirmekte ve desteklemektedir.
• Günümüzde Çin’de tıbbi bitkiler üzerine kontrollü çalışmalar yapılmaktadır. Japonyada üretilen ve kullanıma sunulan tıbbi bitkilerde kalite kontrolü ve standardizasyon konusunda düzenlemeler yapılmıştır.
• Avrupa parlementosu bitkisel tedavide kullanılan tüm bitkiler için etkinlik ve güvenlik kontrolüne dair yasalar çıkarmıştır.
• Almanyada bitkisel tedavileri genellikle doktorlar düzenlemekte ve “Commission E” denilen komisyon bu preparatların güvenlik, etkinlik ve saflığını denetlemektedir.
• Amerika’da 1940’lara dek medikal textbooklarda dutsu meyveler, ağaç kabuk ve bitki köklerinin tedavide kullanımı yer almıştır. Nihayet bu gün reçete edilen ilaçların % 10’u ila % 20’sinin içerisinde bitki ekstresi kullanılmaktadır.
• Yurt dışında bazı sağlık sigorta şirketleri alternatif tıp vizitlerini karşılamaya başlamıştır.
Bitkisel bir ilaç kullanmadan önce nelere dikkat edilmeli?
• Bitkisel ürünler reyonunun önünde durup incelediğinizde veya internet arama motorlarına “bitkisel tedavi” diye yazdığınızda birçok hastalığın tedavisinde kullanılması önerilen yüzlerce ürün göreceksiniz. Ancak bunların gerçekten ne kadar işe yaradığını, yan etkisinin olup olmadığını bilemeyeceksiniz. Doğrusu bilen birilerini de bulmanızın pek kolay olmayacağı kanısındayım.
• Konvansiyonel tedavi yöntemlerinden farklı olarak bitkisel ilaçlar üzerine yapılmış yeterli sayıda bilimsel çalışma yoktur. Yapılan bilimsel çalışmalar genellikle çok sayıda hastayı kapsayan geniş hacimli ve kontrol gruplu çalışmalar değildir. Yapılan geniş kapsamlı bazı çalışmalar da hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır.
• Eğer kullanmayı düşündüğünüz veya kullanmanız için size önerilen bitkisel bir ürün hakkında bağımsız kaynaklardan etkinliği, güvenilirliği, yan etkisi hakkında yeterli bilgi edinemiyorsanız kendinize şu soruları sormalı ve yanıt almalısınız. Aksi taktirde kullanmadan önce tekrar düşünmenizi öneririm.
– Test edilmemiş bir ürün için kobay olmam mı isteniyor?
– Eğer hamileysem ürünün güvenilir olup olmadığını nasıl bilebilirim?
– Bitkisel ürünün içindeki bazı bileşiklerin kanseri, ülseri tetiklemediği veya karaciğer yetmezliğine neden olmayacağı garantisi var mı?
– Hangi doz ve sıklıkta kullanmam etkili ve güvenli olur?
Bitkisel ilaçlar hakkında bilmediklerimiz nelerdir?
• Bitkisel tedaviler hakkında yeterli bilgimizin olmaması bu konuda yapılmış kontrollü bilimsel çalışmaların yeterli olmayışından kaynaklanır.
• İlk olarak bitkilerin içinde bulunan tüm aktif etken maddeler nelerdir? Bunların etkileri nasıldır? İkinci olarak ta bu bitkisel kaynaklı maddelerin başka ilaçlarla etkileşimleri ve tedavisi hedeflenen hastalıktan başka var olan diğer bir hastalığa olumsuz etkisini var mıdır?
Örneğin; viral hepatitte yararlı olduğu düşüncesiyle meyan kökü tüketen bir hastada yan etki olarak oluşan vücutta sıvı birikimi var olan hipertansiyonunu daha da kötüleştirebilir. Diğer taraftan meyan kökü antidepresanların erkeklerde neden olduğu cinsel fonksiyon bozukluğunu daha da artırır. Kısaca kullanılan bitkisel maddeler kullanılan konvansiyonel ilaçların etkilerini artırıcı veya azaltıcı yönde etki gösterebilirler.
• Kullanılan bitkisel ilaçların olumsuz etkileri tam olmayıp aylar veya yıllar sonra ortaya çıkabileceğinden takibi de zordur. Hasta çoğunlukla kullandığı bitkisel ilacı hatırlamayacaktır.
• Başka bir bilinmez de, bitkisel ilaçların içindeki etken madde miktar olarak standardize değildir. Yani aynı miktar bitkide veya bitki ekstraktında farklı miktarlarda aktif madde vardır ve etkileri de farklı olacaktır.
• Yapılan testlerde bazı bitkisel karışımlarda steroidler, trankilizanlar, ağrı kesiciler, toksik ağır metaller kan pıhtılaşmasını engelleyen ve kan şekerini düşüren maddelerin yanında, tehlikeli olabilecek bakteriler de tespit edilmiştir.
Bitkisel tedavilerle ilgili yasal düzenlemeler var mı?
• ABD’de bitkisel destek tedavilerinde kullanılan bu preparatlar ilaç veya gıda olarak kategorize edilemediğinden, bitkisel ürünlerin FDA’nın (Food and Drug Administation) kriterlerini karşılayamadığunda bu konuda ciddi karışıklık olmuş ve bitkisel ürün üretici ve satıcılarının ciddi reaksiyonu sonucunda FDA 1994 yılında bu kategoride kullanılan bitkilere “ bitkisel gıda ürünleri” tanımlaması getirerek çözüm bulmuştur.1994 yılında tüm vitamin, mineral ve diğer botanik ürünleri (tütün hariç) FDA’nın denetimi dışında tutularak pazarlamasını düzenlenleyen “Dietary Supplement Health and Education Act of 1994 (DSHEA)” denilen yasa çıkarılmıştır.
• Bu yasaya göre üretici bitkisel ürünün ciddi bir yan etkisi riski taşımamasından sorumlu olup ürünün üzerine hastalıkları tedavi edici veya önleyici olduğu iddiasında bulunamamakta ancak destekleyici olarak kullanılabileceğini yazabilmektedir.