İnce bağırsak ve kalın bağırsağın birleşme yerindeki yapının iltihaplanması ile oluşan apandisit, çocukluk çağlarında daha sık görülüyor. Ameliyat ile tedavisi mümkün olan hastalık çoğunlukla göbek çevresindeki ağrıyla başlıyor. Amerikan Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölüm Şefi Dr. Egemen Eroğlu belirtilerin çocuklarda farklılık gösterebileceğini söylüyor.
Apandisit nedir, nasıl oluşur ?
Apandisit, toplumumuzda ‘kör bağırsak’ denilen, ince bağırsaklar ile kalın barsağın birleşme yerindeki solucan benzeri yapının iltihaplanmasına denilmektedir. Bu kör yapının açıklığının sert dışkı, yemek parçası veya duvarındaki lenf adacıklarının şişmesi gibi sebepler sonucunda kapanmasıyla tıkanıklık oluşur. Normalde salgılanan olağan bağırsak sekresyonları tıkanmış ağızdan dışarı çıkamayacakları için appendiks içerisinde birikmeye başlar ve böylece infeksiyon, inflamasyon süreci başlamış olur. Bu aşamada çocuğun hissedeceği sadece göbek çevresinde bir ağrı ve iştahsızlıktır.
Appendiks’in yavaş yavaş infekte olmuş salgılarla şişmesiyle duvar beslenmesi bozulmaya başlar ve infeksiyon tüm duvar katlarına yayılır. Bu sırada ağrı karnın sağ alt bölgesine yerleşmeye başlar, ağrıya ateş, mide bulantısı ve kusma eklenir. Appendiks duvarının tamamen hasar görmesiyle duvar delinir ve enfeksiyonlu bağırsak salgıları karın içerisine dökülür. Patlamış apandisit denilen bu dönemde, karnın bütün bölgelerinde şiddetli ağrı ve ateş ile kusma olur. Bu evreye kadar hala müdahale edilmemişse artık enfeksiyonun kana karışması yani sepsis oluşması kaçınılmaz olur.
Apandisit kimlerde oluşur?
Apandisit her yaş grubunda görülebilmekle beraber çocukluk çağında bu oran biraz daha yüksektir. Çocukluk çağında görülme sıklığı %0.4, en sık görülen yaş grubu ise 6-10 yaşları arasıdır.
Apandisitin belirtileri nelerdir?
Akut apandisit sıklıkla göbek çevresinde ağrıyla başlar. Ağrıyı iştah kaybı, mide bulantısı ve kusma takip eder. Bu arada ağrı yavaş yavaş sağ alt karına doğru yerleşir ve çocuğun rahat yürümesini engelleyerek iki büklüm duruma getirecek kadar şiddetlenir. Çocuk yürümekten ve ayakta durmaktan kaçınmaya çalışır, ateşi çıkar. Apandisit ağrısının diğer çoğu karın ağrısından farkı şiddetinin azalmaması, gelip geçici olmaması hatta yavaş yavaş artmasıdır. Appandiks’in patlamasıyla bütün karın duvarında ağrı, sertlik yani ‘tahta karın’ oluşur.
Çocuğunuzun apandisiti varsa, yukarıda sayılan bütün klasik belirtilerin olmayabileceğini unutmamak gerekir. Parmak şeklinde bir çıkıntıyı andıran appendiksin çok farklı yerlere uzanabilmesi nedeniyle farklı bulgular oluşturabilmekte, özellikle 3 yaş altında iletişim zorluğunun da eklenmesiyle tanı ve tedavide gecikmeler olabilmektedir.
Tanısı nasıl konulur?
Apandisitin günümüz ilerlemiş teknolojisine rağmen en kesin tanısı fizik muayene ile konulur. Yardımcı tetkikler olarak kan sayımında beyaz hücre sayısının yüksekliği, enfeksiyon olduğunu destekler.
Yapılacak idrar tahlili ile, idrar yolu enfeksiyonu ve idrar yollarında taş olasılıkları göz önünde bulundurulur. Şüphede kalınan durumlarda karın ultrasonografisi ile appendiksin çapının 6 mm’yi geçmesi, kalın barsağın son bölümü çevresinde serbest sıvı bulunması, bağırsak duvar kalınlığının ve o bölgelerin enfekte görünmesi tanıda yardımcı olur. Erişkinlerde çok etkin olan bilgisayarlı tomografi, çocukların zayıf olması nedeniyle küçük yaş grubunda aynı önemi taşımaz. Ancak şişman çocuklarda, yağlı dokuların daha iyi görüntü verebilmelerinden dolayı mevcut patolojiyi çok net gösterebilir.
Tedavi şekli nedir? Sonrasında neler olabilir?
Kesin tedavi şekli enfekte olmuş appendiksi çıkarmak, oluşan abseyi temizlemektir. Tıptaki ismi appendektomi olan bu ameliyatın günümüzde açık ve laparoskopi olmak üzere iki yöntemi mevcuttur.
Açık apandisitte, sağ alt karından yapılacak bir kesiyle hastalıklı doku çıkarılır ve bölge iyice temizlenir. Laparoskopik yöntemde, göbekten yerleştirilen kamera ile sağ ve soldan yerleştirilen iki alet yardımıyla apendektomi yapılır. Ameliyat sonrası dönem, ameliyatın hangi dönemde yapıldığıyla yakından ilgilidir. Erken evrelerde yapılan apendektomilerde sıklıkla bir iki gün içerisinde hasta taburcu edilebilmekteyken, geç patlamış evrelerde bu dönem bir haftayı bulabilmektedir. Yine de her çocuk farklı tepkiler verebilmektedir.
Ameliyattan sonra ölüm oranı son zamanlarda, antibiyotiklerin etkinliğinin artması ve tanı yöntemlerinin güçlenmesiyle %0.5 seviyelerine inmiştir. Appendektomi sonrası cilt enfeksiyonları %3 gibi bir oranda görülmekte ve kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Özellikle patlamış apandisit sonrası görülebilen karın içi abseler de kolaylıkla tomografi veya ultrason altında boşaltılarak tedavi edilebilmektedir. Apendektomi sonrası görülebilen ince bağırsak yapışıklıkları da %1-3 arasında görülebilmektedir.
Ayırıcı tanısı nedir? Ailelerin yapması gereken nelerdir?
Apandisit çocukluk çağında sık görülmekle beraber, hastaların yarısında tanı oldukça zor olabilmektedir. Özellikle 3 yaşından küçük olanlarda, zihinsel özürlülerde, başka bir hastalık nedeniyle hastaneye yatırılanlarda, jinekolojik nedenli karın ağrıları olabilen genç kızlarda tanı güçleşmektedir.
Unutulmamalıdır ki, patlamış apandisitli olguların üçte bir ile yarısı gibi bir bölümü daha önce bir doktor tarafından görülmüş çocuklardır.
Genç kızlarda menstruasyon ortası ağrısı, gebelik, yumurtanın kendi çevresinde dönmesi, yumurta kisti; çocukluk çağında bağırsak enfeksiyonları, pankreatit, kabızlık, böbrek taşları, idrar yolları enfeksiyonları, parazitler; daha küçük çocuklarda enfeksiyonlar, zatüre, bağırsak düğümlenmesi(düğümlenme: ince barsağın kalın barsağın içerisine geçmesi) gibi rahatsızlıklar apandisitle karışabilecek karın ağrıları oluşturabilirler.
Göbek çevresinde başlayıp, sağ alt karına yerleşen gerilemeyen ağrı, kusma (özellikle sarı yeşil renkli, safralı), ateş, gaz ve dışkı yapamama, karında şişlik olması durumlarında, doktorun muayenesini yanıltmamak amacıyla herhangi bir ağrı kesici verilmeden çocuk cerrahı ile görüşmek gerekmektedir.