Heidelberg Üniversitesi’nden Martin Schmelz tarafından kanıtlanan bu süreçte histamine bağlı kaşıntıda polimodal C lifleri önemli bir rol oynamakta. Schmelz, meslektaşı Uwe Gieler ile birlikte sadece motorik (hareketsel) ve sensörik (algılayıcı) kaşıntı bölgelerinin değil, beyindeki (singulum, ön beyin ve küçük beyin) duygulardan sorumlu bölgelerin de etkinleştiğini buldu.
Birincil derecede kaşıntıya neden olan cilt reaksiyonlarında olasılıkla başka sinir lifleri de etkin. Kaşıntıya büyük bir ihtimalle merkezi mekanizmalar neden olmakta. Tıpkı ağrıda olduğu gibi kaşıntıda bir tür ”bellek” söz konusu. Bazı insanlar kaşıntıyı en düşük uyarımda bile hissedebiliyorlar. Ve kaşıntının bulaşıcı olmasından ayna nöronlar sorumlu tutulmakta. ”Hayali enfeksiyon” taklit yoluyla ortaya çıkıyor ve ilkokuldaki bulaşıcı korku gibi uyarımsız gelişmekte.
Spiegel dergisindeki yazıda histamine reaksiyon göstermeyen kaşıntı liflerinin de olması gerektiğinden söz edilmekte. Kaşıntıyı önleyen tozlar, sinir liflerindeki reseptörleri etkinleştiren birProtein içermeleri nedeniyle etkili. Ancak özel bir kaşıntı tozunu (Cowhedge) inceleyen John Hopkins Hastanesi’nden Matthias Ringkamp olayın çok karmaşık olduğunu ve kaşıntının kökenini bulabilmek için tüm sinir sistemini araştırdıklarını söylüyor.