Horlama hem sosyal hem de tıbbi olarak “hoş olmayan bir durum” dur. Kişinin etrafını rahatsız etmesi, hatta bazen alay konusu olması sosyal bir sorundur. Uykunun kalitesiz olması ve kişinin dinlenemeden uyanması ise tıbbi bir sorundur. Ayrıca daha ciddi bir sorun olan uyku apnesine de neden olabilir.
İnsanlar çeşitli nedenlere bağlı olarak ARA SIRA horlayabilir. Süreklilik arzetmedikçe bu durum önemsenmeyebilir. Ancak bir de “SÜREKLİ HORLAYANLAR” vardır. Tıp literatüründe HABİTUEL (alışkanlık haline gelmiş) horlama adı verilir ve mutlaka araştırılması gerekir.
Horlama nasıl oluşur?
Geniz ile burun arasında hava akımını engelleyecek durumların olması ya da yumuşak damak ve küçük dilin, dil köküne doğru yaklaşması soluk alıp verdikçe titreşime yani horlamaya neden olur.
Horlama nedenleri
Alkol veya sakinleştirici ilaç, ya da aşırı yorgunluğa bağlı derin uyku
(yumuşak damak ve dil kökü kaslarında gevşeme ve sarkma olur ve horlama ortaya çıkar).
Bademciklerin büyük olması veya geniz eti nedeniyle geniz ile burun arasındaki hava akımının engellenmesi.
Aşırı kilolu kişilerde, boyun bölgesi yağ dokusunun yatar pozisyonda bası yapması.
Yumuşak damak veya küçük dilin uzun olması.
Burun tıkanıklığı (allerji, sinüzit, gribal enfeksiyonlar ya da burun septum deviasyonu).
Bu durumda burundan nefes alıp verebilmek için ekstra solunum eforu gerekir. Yutak bölgesinde vakum etkisi oluşur. Bu etki ile yumuşak damakta solunum sırasına titreşim ve horlamaya ortaya çıkar.
ALLERJİ ve HORLAMA
Allerjik hastalıklar genel olarak burun hava akımını bozarak horlamaya neden olmaktadır. Kişinin duyarlı olduğu allerjen ile karşılaşması, üst solunum yollarında ödem (şişlik) ve sekresyonların (akıntıların) artmasına neden olur. Sonuçta burun tıkanıklığı ortaya çıkar. Burunda ödem ve tıkanıklık habituel horlama için bağımsız bir risk faktörü olarak belirlenmiştir (1). Hayatın ilk yılında horlama gözlenen bebeklerin %15 ‘inde allerjisi olan anne baba olduğu bildirilmiştir (2). Ülkemizde (İstanbul) ilkokul çocuklarında horlama sıklığı ve uyku problemleri konusunda yapılan bir çalışmada allerjik nezle, astım ve sigara dumanına maruziyetin önemli risk faktörleri olduğu belirlenmiştir (3). Yine ülkemizde (Zonguldak) yapılan başka bir çalışma 3-11 yaş arası çocukların %3.3 ‘ünde habituel horlama gözlendiğini ve bunun allerjik rinit ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur (4). Bir çalışmada ise horlama ve uyku apnesi ile allerjik nezle bulguları arasındaki ilişki araştırılmış ve horlama ve uyku apnesi olan kişilerde eğer allerjik nezle bulguları da varsa mutlaka allerji testi yapılması önerilmiştir (5). Uyku bozukluğu ve allerjik nezle arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmada, allerjik nezlesi olan hastalar çeşitli skorlama sistemleri ile değerlendirilmişler (Sleep Disorders Questionnaire, Epworth Sleepiness Scale, Score for Allergic Rhinitis). Sonuçta allerjik rinit bulguları ne kadar ağır ise, uyku kalitesinin o kadar fazla etkilendiği ortaya konmuş |