Yemek Borusu’na Alkol Etkisi
Alkol alındığında alkolün etkileriyle önce yemek borusu karşılaşmaktadır. Yemek borusuyla mideyi ayıran kaslardan oluşmuş boğum, midenin asitli salgısının yemek borusunu tahriş etmesini önler. Alkol direk etkisiyle bu kasların gevşek kalmasına neden olur. Böylece midenin asitli salgısı sürekli olarak yemek borusunun alt bölümünü tahriş eder. Alkoliklerdeki mide yanmasının en yaygın nedeni budur.
Alkol hem direk etkisiyle hem de mide asidinin tahrişiyle yemek borusu kanseri riskini arttırır. Alkolle birlikte sigara kullanımı, riski daha da arttırır.
Alkoliklerde sık sık kusmaya bağlı olarak yemek borusunun 1/3 alt bölümünde ani kanamalar görülebilir (Mallory-Weiss Sendromu).
Mide
Alkol mideyi koruyan yüzeysel hücreleri zehirleyici etki gösterir. Mide yüzeyinden yaygın kanamalar bir tek kez alkol alımından sonra bile görülebilir. Uzun süreli alkol kullanımındaysa mide yüzeyinin incelmesi ve asit salgısının azalmasıyla belirgin atrofik gastrit neredeyse alkoliklerin yansında görülür.
İnce Bağırsaklar
İnce bağarsaklarla ilgili sorunlar, devam eden isaller ve beslenme bzukluklandır. Bağarsak içeriğinin osmotik basıncının artmış olması isalleri ortaya çıkarırken besinlerin ince bağarsaktan geçişi hızlandığından beslenme bozukluklan görüler. Özellikle, Bl, B12, folik asit ve bazı yağların emilimi bozulur. Alkol alımı kesildikten bir hafta kadar sonra isal normale döner.
Pankreas’a Alkolün Verdiği Zararlar
Pankreatitlerin % 30-60″ı alkol kullanımına bağlıdır. Ani başlayan karın ağrısı, bulantı, kusma ve alkol kullanımı öyküsü akut pankrea-titi düşündürür. Alkolün pankreas hücrelerini zehirleyici etkisiyle pankreatite neden olmaktadır. Akut pankreatit genellikle herhangi bir bozukluk kalmadan iyileşir. Kronik pankreatit gelişmişse pankreas dokusunda kalıcı yıkımlarla birlikte şeker hastalığı gelişmesi riski yüksektir.
Karaciğer’e Alkolün Zararı
Alkol kronik karaciğer hastalıklarının en yaygın nedenidir. Özellikle siroz alkolizme bağlı olarak çok sık görülen ve ölümle sonuçlanan bir kronik karaciğer hastalığıdır.
Sirozun nasıl oluştuğu henüz tam olarak bilinmemektedir. Oluşumunun birkaç nedene birden bağlı olduğu düşünülmektedir. Alkolün direk etkisi ya da alkol yıkım ürünü olan asetaldehitin etkisi, alkol kullanımının miktarı ve süresi, cinsiyet sirozun oluşumunda etkili olan faktörler gibi görünmektedir (kadınlarda erkeklere oranla daha seyrek görülüyor).
Süreklilik kazanan alkol kullanımıyla birlikte ilk aşamada karaciğerde yağlanma görülür. Karaciğerin büyümüş olması dışında bir klinik belirtisi yoktur. Karaciğer hücreleri içinde protein, yağ ve su birikmesi karaciğeri büyütmektedir. Kandaki karaciğer enzimi düzeylerinde (karaciğer harabiyetinin göstergesidirler) ılımlı yükselmeler kan testleriyle saptanabilir. Bu aşamada alkol alımı kesilirse bozukluk geriler.
Karaciğer hücrelerinin alkole ve alkolün yıkım ürünlerine maruz kalmaya devam etmesiyle karaciğer iltahabı (hepatit) ortaya çıkar. Klinik bir belirti vermeyebileceği gibi, ateş, ağrı, sarılık gibi belirtilerde gösterebilir. Karaciğer işlevlerini gösteren testlerde belirgin bozulma vardır. Hepatit, alkol alımı kesildiğinde haliyle kalabilir ya da siroz veya ölüme yol açabilecek biçimde ilerleyebilir.
Siroz karaciğer dokusunun ilerleyici harabiyetidir. Yıkılan karaciğer dokusunun yerini bağ dokusu alır. Karaciğer işlevleri ileri derecede aksadığından pıhtılaşma bozuklukları (kanın pıhtılaşmasını sağlayan pekçok faktör karaciğerde yapılmaktadır), kanın metabolizma artıklarından temizlenememesi nedeniyle ensefalopati (beyinde yaygın işlevsel bozukluk) görülebilir. Karaciğerdeki tıkanıklık, sindirim sisteminin toplardamar ağını bozar. Mide ve yemek borusu etrafındaki toplardamarlarda ileri derecede genişlemeler (varisler) oluşur. Bunlar aniden bol miktarda kanamaya başlayabilir.
Siroz ilerleyici bir hastalıktır. Durdurulması ya da geri döndürülmesi bu gün için sözkonusu değildir. Ölüm, karaciğer yetmezliği ya da yukarıda sayılan ikincil nedenlerden birine bağlı olarak gerçekle- şir.