Alzheimer hastalığı dementin en çok görülen alttürdür. Bunamanın % 70?ini Alzheimer, % 20?ini vaskuler demens (beyin damarlarındaki rahatsızlıklar nedeniyle ortaya çıkan demens) ve % 10?unuda diğer 55 tür oluşturur. Bu nedenle çoğunlukla demnes deyince akla Alzheimer gelmektedir. Alois Alzheimer 1906?da keşfetiği hastalığın belirtileini hanımı üzerinde görmüş ve ailesi ölünce beynini incelemiştir. Ailesinin beyninde taş gibi setleşmiş protein brikintileri (curuf, plak,Plaques) ve lifler (fibrinler) keşfetmiştir.
Açıklama:
Alzheimer hastalığı ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan ve beyin fonksiyonlarını dumura uğratan bir durumdur. Hastanın davranışları, hafızası ve aklı çok yoğun olarak bu durumdan etkilenir. Demens bunama demektir ve bu durumdaki kişi düşünce karmaşası günlük yaptığı işleri yapamama, hafıza kayıbı, uyku rahatsızlıkları, takipedildiğini zannetme ve hatta hayatı ölümle sonuçlanabilir. Alzheimer ilerledikce daha çok görülür. 65 yaşı üzerindekilerde % 5, 80 yaşı üzerindekilerde ise % 20 oranındadır. Almanyada Alzheimer sayısı 800.000 civarındadır ve buda nüfusu % 1 demektir.
Hastalığın sebepleri:
Alzheimernın neden olduğu kesin olarak bilinmemekte ve bunun sebepleri konusunda bir çok hipotes ileri sürülmktedir. Bunların başında immün zafiyeti, tosik zehirlenmeler, genetik bozulma, enfeksiyon olduğuna dair görüşlerdir. Alzheimer ile kişide hafıza kayıbı ve şaksiyet kayıbı baş göstermektedir. Yapılan araştırmalarda beynin kenarında küremsi birikintiler (plaques) veya liflerin (fibriller) oluştuğu oluştuğu tesbitedilmiştir. Bu artık madde (plaques) yığılmasınınbeta-A4 proteini (42 aminoasitten oluşur) ve APP proteinin (amyloid percurcor protein) sebep olduğu 1987?de tesbitedilmiştir. Ayrıca genetik olarak kişi anne veya babadan alabilir, yani bozuk gen Alzheimer sebep olur. Buna ilavetten boksörlerde ve beyin yaralanması (trauma) geçirenlerde APP ve beta-A4 proteinlarının artığı görülmüştür. Beyindeki bu beta-A4 ve APP proteinlarına amiloidler denir. Amiloidler (Amyloidler) beyin hücreleri arasındaki haberleşmeyi önler ve beyin hücreleri yavaş yavaş ölür
Asetilkolin nörotransmitter (haberci) dokulardaki bilgiyi (enfermasyon) veya başka sinirlerdeki bilgiyi taşıyan asetilkolin görevini yaptıktan sonra asetilkolin esteraz isimli enzim tarafından parçalanır. Bir sonraki bilgi aktarımı için yeniden asetilkolin üretmek gerekir. Bu ise Alzheimerlılarda yeterince üretilmemektedir. Doktorlar asetilkolini parçalayan asetilkolin esterazyi frenleyerek hastayı tedavi etmeyi düşünmektedirler. İkinci önemli nörostransmitter ise ( haberci) gulutamattır. Gulutamat sinir hücrelerinde % 70 oranında bulunur ve görevi öğrenme ve hafızadır. Alzheimer hastasında bu gulutamat çok aşırı şekilde salğılanır ve bu ise vsinir hücrelerinin tahrip olmasına sebep olur. Ortadoks tıpa göre gulutamat salgılaması frenlenirse sinir hücrelerinin ölümünün yavaşlıyacağı ve Alzheimer hastasının sağlık durumununu kötüleşmiyeceği yönündedir. (tedaviye bak)
Alzeimer hastalığının belirtiler:
1-) Kısa hafıza kayıdında bozukluklar
2-) Düşünme zorluğu, konsentre olamama
3-) Depresyon
4-) Kararsızlık
5-) Konuşma bozuluğu
6-) Hayal görme
7-) Şahsiyet bozuklukları
8-) Yorgunluk
Hastada önce kısa hafıza kayıbının zayıflaması, yani kişininbiraz önce yaptıklarının hatırlanmaması ilk belirtilerdir. Sonra düşünme ve konsentre olma kabiliyeti azalır, konuşma zorlukları ve hemen yorulma görülür. Sonra kişide davranış bozuklukları, hayal görme, korkma, depresyon, iç huzursuzluk ve agresif davranışlar gelir ve nihayet giyinme, yemegini yeme vede alış-veri yapma yeteneklerini kaybeder.
Hastalığın teşhisi:
Komputertomografi ile beynin küçüldüğü ve EEG ilede beyin fonksiyonlarının azaldığı tesbitedilebilmktedir. Meyindeki metabolik değişimlerin değiştiğide tesbitedilebilir, fakat bu belitiler. Bu belirtiler başka beyin hastalarındada olbilir. Bu bakımdan beyindeki değişimler bir ölçüde belirleyici etken olabilmektedir. En sağlıklı teşhis ise kişide görülen şahsiyet değişimleridir. Alzheimer hastası ilk zamanlar bilgileri hafızaya kaydedemezve ilerleyen safhalarda ise düşünememe, yön tayinedememe, kelimeleri bulamama, kelimeleri dğiştirememe ve hareketlerinde anormalikler görülür.
Hastalığın tedavisi:
Kimyasal ilaçlarla tedavi günümüzde mümkün değildir. Hstanın durumu erken teşhisedilirse, bazı tedbirlerin alınması gerekir ve bu tedbirlerin başında hastanın çevresinden kopmaması için ilgilenilmesi, şayet korku, depresyon ve uykurahatsızlıkları görülürse bunların tedaviedilmesi gerekir. Yeni üretilen bezı ilaçların merkez sinir sistemi veya asetilkolin vede gulutamat üzerinde etki yaptığı ve böylece hastanın durumu hafiflemektedir. Kimyasal ilaçların bazıları mide-bağırsak rahatsızlıklarından: bulantı ve kusma, uykurahatsızlıkları ve başağrısına sebep olmaktadır. Bazı ilaçlar ise şaşkınlık, başdönmesi, başağrısı, yorğunluk, bulantı ve hayalet görme (halusinasyon) gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Kolinesterazlı ilaçlardan Donezpil/Aricept, Rivatigmin/Exelon ve Galantam/Reminyl zamanla arıtıcı enzim olan CYP 450 Enziminin karaciğer tarafından salğılanmasını önler. Buda karaciğerin vücuttaki zehirleri arıtamaması demektir, yani zehirler vücutta yoğunlaşır. Böylece ilaçlarla tedavi olacağız derken dah büyük belalar hastanın başına gelir.
Öncelikle uzman bir doktora gidilmelidir, ayrıca doğal ilaçalardan Gökçek Tonik,Gökçek İksiri,çörekotu yağı veya ZYEimmün sistemini güçlendirici ve vücudu arıtıcı olarak kulanılabilir. Gökçek İksirihücreleri korurur ve beyindeki protein artıklarını temizler ve haberleşmeyi yeniden normale dönüştürmede yardımcı olabilir.. Ayrıca ginkgo preparatlarıda beyindeki kan dolaşımına olumlu etkileri vardır, fakat hem noninin hemde ginkgonun o kadar sahtesi türemiştirki hangisinin etkili olacağını tesbit edemezsiniz. Örneğin ginseng Almayada yüzlerce firma tarafından üretülmekte ve satılmaktadır, fakat sadece 2 ürün yeterli etki maddesi içermektedir.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.