İlk 6 ay boyunca sadece anne sütünün verilmesi gerektiği yeterince bilinmiyor. Anne sütünün önemini bildiği halde, bebeği 3-4 aylıkken ek gıdaya başlatan anneler var. Bebeklerin çoğu 3 aylıkken anne sütünü bırakıyor. Çünkü o ana kadar bebekler refleks olarak anne memesine sarılıyor. 3 aydan sonra dış etkenlere açık hale geldiğinden, ses gibi dış uyaranlar emmeye ara vermesine neden olabiliyor. Bir başka neden ise meyve suyu ya da püresi gibi ek gıdaların tadının anne sütüne göre daha tatlı olması. Bu tada alışan bebekler anne sütünden çabuk soğuyor.
İlk aylarda mamaya başlama
– İkinci en büyük yanlış da “Bebek doymuyor, mama verelim”demek. Bu özellikle, ilk 3 ayda çok yapılıyor. Bebekler sürekli anne göğsünde olmak istedikleri için anneler bunu “sütüm yetmiyor, bebek aç kalıyor” diye yorumluyor. Mama vermeye başlıyor. Oysa, mamayı bir kez verdiğinizde bebek hep daha fazlasını isteyecektir. Ben annelere, kendi sütlerine güvenmelerini öneriyorum. Çünkü, erken dönemde mamaya ağırlık vermek anne sütünden soğuttuğu gibi, ileri dönemde obezite için zemin hazırlayıcı bir faktör olabiliyor.
Et yerine, et suyu verilmesi
– Altıncı aydan sonra ek besinlere başlanması gerekiyor. Çünkü çocuğun depo demirleri tükenmiş oluyor. Yeni demir depolarını oluşturmak için anne sütü ye— terli gelmiyor. Bu yüzden katı ve demir içeren besinlere ağırlık vermek gerekiyor. Bunlar içinde de en önemlisi kırmızı et. Ama anneler, bebeklerine sebze püresi hazırlarken içine et yerine, suyunu koyuyorlar. Oysa et suyu ya da kemik suyu, besin değeri açısından ete göre daha düşük oranda besleyicidir.
Bulamaç hazırlanması
Annelerin, bisküvi, yumurta, peynir ve pekmezden oluşan meşhur ballı bulamaç tarifleri var. Bu karışım çocuklara çok lezzetli geldiği gibi, yüksek besin değerine de sahip. Ancak bu tür gıdalar çocukların temel beslenme alışkanlığını olumsuz etkiliyor. Öncelikle bebekler yiyeceklerin tek tek tatlarını bilmiyorlar. Daha sonra tatlarına alışkın olmadıkları için peynir, yumurta gibi yiyecekleri tek yemeyi reddedebiliyorlar. İkinci bir sorun ise, bulamaç döneminin uzun tutulması. Bu durumda da bebekler, bulamacın pütürsüzlüğüne alıştıkları için pütürlü hazırlanan yiyecekleri çiğnemek istemiyorlar.
Engel koymama
Çocukların da bir damak tadı var. Bu yüzden mutlaka onların da besin tercihlerine saygı göstermek lazım. Ancak bu, çocuğun her istediğini, istediği zaman ve miktarda yiyeceği anlamına gelmiyor. Çocuğun damak tadı, bebeklik döneminde oluştuğu için bu dönemde, tek tip değil, çeşitli besinlerle beslemek onun farklı lezzetlere alışmasına neden oluyor. Eğer bu dönemde çocuğunuzu gereğinden fazla tatlı ve tuzluya alıştırmazsanız, ileride bu yiyeceklere düşkün olmuyor.
Abur cubur ve fast food: Sağlıksız olduğu gerekçesiyle çocuğa verilmeyen gıdayı, evdeki büyükler de tüketmemeli. Bu gıdaların evde bulundurulması, ailenin diğer fertleri tarafından tüketilmesi hatalı bir davranış. Çocuğun damak tadı oluşurken çok kararlı olunmalı, bu tür gıdaları az vermeye değil, hiç vermemeye gayret edilmeli. Çünkü kraker, cips, çikolata gibi ürünlerle damak tadı oluşturulan çocuk, ileride obez olarak doktor karşısına gelebiliyor.
Aşırı yemeye zorlama
– Anneler genellikle bebekleri ne kadar fazla yerse, o kadar mutlu oluyor. Bazı anneler çocuğun beslenmesini takıntı haline getiriyor ve “kilolu çocuk sağlıklı çocuktur” şeklinde yanlış bir düşünceye kapılarak, çocuklarını sık ve yüksek miktarda besliyorlar. Bu da çocuklarda kusmaya ve “gastroö-zofageal reflü hastalığı” dediğimiz hastalığa neden oluyor. Bu hastalığı olan çocuklarda da uykusuzluk, beslenmeyi reddetme, huzursuzluk, bağırsak problemleri, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları gibi sağlık sorunları görülüyor. Araştırmalar gösteriyor ki küçük yaşta kilolu olan çocukların, genellikle sonraki yaşlarda obez olma ihtimalleri yüksek oluyor.