Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Öztürk, “Aşırı ve yoğun stres yaşayan insanlarda hormonların dengesi değişiyor. Bu da damarın içindeki kanın akışkanlığını bozuyor. Damar duvarının fonksiyonlarını bozuyor. Bunun sonucunda hasta, felç ya da kalp krizi geçirebilir” dedi.
Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, stresin insanların sempatik aktivasyonunu arttırdığına dikkati çekerek, bunun sonucunda başta kalp damarları olmak üzere, vücuttaki bütün damarlarda da büzüşme meydana geldiğini söyledi.
Bu durumun sadece kalp için değil onun yanı sıra tansiyon hastaları için de önemli bir risk taşıdığını belirten Öztürk, “Stres yapan tansiyon hastası ile karşılaştığımızda ne kadar ilaç verirseniz verin tansiyonu düşmüyor. Bunun sebebi de kan damarlarında olan spazmlar. Eğer ki hastanın kalp damarları da hassas ise bu spazmlar sonucu hem kalp krizi hem de geçici kalp atakları geçirebilirler” diye konuştu.
Öztürk, günlük hayatında stresli olan insanların her an kötü bir sağlık sorunu ile karşılaşabileceğine değinerek, sürekli stresin vücudu kötü yönde etkileyen hormon salınımını arttıracağını dile getirdi.
Uzun stres dönemi sonrasında da bunun diğer hastalıklara da yol açabileceğine değinen Öztürk, stresin damar olan tüm organlarda sıkıntıya yol açabileceğini vurguladı.
Kan akışkanlığının hormonlardan aşırı derece etkilendiğini, vücut hormonlarının dengeli olması gerektiğini belirten Öztürk, şunları kaydetti:
“Aşırı ve yoğun stres yaşayan insanlarda hormonların dengesi değişiyor. Bu da damarın içindeki kanın akışkanlığını bozuyor. Damar duvarının fonksiyonlarını bozuyor. Bunun sonucunda hasta felç ya da kalp krizi geçirebilir. Onun dışında pulmoner damarlarda problem yaşayabilir. İnsanların, hayatlarını kendini rahatlatacak şekilde düzenlemeleri gerekiyor ki ciddi sağlık sorunları ile karşılaşmasınlar.”
Öztürk, insanların kişilik yapısının da kalp rahatsızlıkları açısından önemli olduğuna vurgu yaptı.
Sinirli bir kişilik yapısına sahip insanın geçirdiği bir kalp krizinden diğer insanlara nazaran daha fazla etkilendiğini dile getiren Öztürk, “Bir insanın kişilik yapısı sinirli ise onun hem ölüm hem de diğer hastalıklar açısından daha riskli bir durumda olduğu tespit edilmiş. Bu da stresin ne kadar önemli bir şey olduğunu, bize gösteriyor” ifadelerini kullandı.