Bağırsaklar alan olarak 300 -400 m2 büyüklüğünde, yani bir top sahasının yarısından biraz daha büyüktür. Bağırsak florasında bilinen 500 tur bakteri mevcuttur ve bunlar 100 trilyon arasında yekun tutar ve insandaki hücrenin 10 katıdır. Bunlar genellikle kalın bağırsaktadır. Sağlıklı bir insanda bağırsak florasındaki bakterilerin % 98’i faydalı olup yediğimiz besinler-deki proteinleri aminoasitlere, karbonhidratlar, disakkaritlere ve yağları yağ asitlerine dönüştürürler.
Örneğin proteinler 30 000-300 000 molekülden oluşur ve bunu amino asitlere (tek moleküle) enzimler veya bakteriler aracılığı ile dönüşürler. Faydalı bakteriler bir taraftan besinleri parçalayarak moleküllere ayırırken diğer taraftan da BC (Folikasit), B2, B6, B12 ve K-Vitamini üretirler. Aşırı et, peynir, yumurta ve mamulleri yiyen kişilerin sindirim organları zamanla yeterince ve kaliteli enzim salgılayamazlar ve bakterileri de görevlerini yapamayınca sindirim problemleri başlar. Faydalı bak*terilerin oranının azalması ile onların yerine patojen (hastalık yapan) bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitler yerleşir ve dengeler bozulur. Kişide immün zafiyeti (bağışık sistemi), alerji, enfeksiyona karşı dayanıksızlık, iltihaplı hastalıklar vb. rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Probiyotikler: Bağırsak mukazasını (bağırsak duvarını ) zararlı maddelerden korur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. BC (Folikasit), B2, B6, B12 ve K-Vitamini üretirler. Yiyeceklerin hazmını kolaylaştırır, Mantarların ve bakterilerin üretmiş olduğu toksik maddelerin kana geçmesini engeller.
– Bağışıklık sistemini güçlendirmek. Kronik iltihaplı hastalıkların oluşmasını önler. İshali kabızlık, şişkinlik ve gaz oluşumunu önler. Matar ve bakterilerin üretiği toksik madeler başağrısı, migren, depresyon, panik atak gbi rahatsızlılara sebep olur, propbiyotikler bunu önler. Yaşlanmayı ve hatta kanser gibi ağır hastalıkları önler. Lenf sisteminin % 85’i bağırsaklardadır, lenf sistemini güçlendirirerek kokuşmayı önler.
Kalın bağırsaklarda 500 tür ve miktar olarak 100 trilyon civarında ve de ağırlık olarak takriben 1,5 kg bakteri ve mantar bulunur. Bakterilerin bir kısmi fecesle (dışkı ) ile dışarı atılır ve bu yolla dışarı atılan bakteri oranı bir yılda 70 kg.ı bulur. Bakteriler protein artıklarını parçalayarak moleküllere ayıran bakteriler (bakteroides, proteus, E. coli, ve clostrium gibi) ve karbonhidrat artıklarını parçalayarak moleküllere ayıran bakteriler (Bifidobakterium, laktobacillus ve streptokokçu faecalis gibi) arasında bir denge vardır. Faydalı bakterilere probiyotikler denir. Gökçek İksir ve Gökçek Tonik probiyotiklerin çoğalmasını sağlar. Zararlı bakteri ve mantarları yokeder.
Antibiyotik ilaçlar, konserveli besinler, hazır yiyecekler (hamburger , Cheesburger vb.) asitli içecekler, (cola, fanta vb.) aşırı hayvansal besin, siyah çay ve kahve faydalı bakterilerin azalıp zararlı bakterilerin çoğalmasına neden olur. Böylece zamanla E. coli, enterokokken ve clostridin gibi bakte*rilerin oranı aşırı artar. Buda başta alerji olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. Manchester mikrobiyolojik araştırmalar merkezinden Dr. M. Moradı10 alerjik rahatsızlıkları olan ve 10 alerjik rahatsızlıklar olmaya bir yasındaki bebekler üzerinde araştırma yapmıştır. Bu araştırmalarda alerjik rahatsızlıkları olanların kalın bağırsaklarında yüksek oranda clostridium difficile tespit edilmiş ve bu bakterinin de igG oranını yükselttiği görülmüştür.
Berlin Postam’dan Dr. Habil Jurgen Schulz bağırsak florasının bebeklerin doğduktan sonra anne sütü, inek sütü veya mama ile beslenmelerine göre şekillendiğini tespit etmiştir. Buna göre anne sütü ile beslenen çocukların bağırsak içeriğinin pH-Değeri 3,5-5 arasında ve mama ile beslenenler de ise pH-Değerinin 7 veya hafif üzerinde olduğunu tespit etmiştir.Sindirim organları günde ortalama 7 -8 litre salgı (enzimler, hormonlar, vitaminler, asitler ve alkalik maddeler) üretir. En ideal enzim pH-Değerinin 4,5-6,5 arasında olması halinde salgılanır.
PH-Değerinin nötre, yani 7’ye yakın olması halinde enzimin kalitesi %70’lere vara oranda düşer. Buda kişinin yediklerini sindirmeden çıkarması demektir, yani besinlerdeki vitaminler, mineraller, aminoasitler, yağ asitleri ve glikozlardan yeterince istifade edemez. Bağırsaklardaki pH-Değerini nötrlü bir ortamda seyri halinde proteinler aminoasit yerine biyojen aminlere dönüşürler ve bunlardan özellikle de histamin alerjiye sebep olur. İkinci olarak Amonyum (NH4+) yerine Amonyak (NH3) oluşur. Amonyak nötr olduğundan kolayca kana karışır, bu ise hücreler için bir zehirdir.
Üçüncü olarak faydalı bakterilerin yeterince B-Vitaminleri üretememesi nedeniyle Homocystein elimine edilemez, bu ise oldukça tehlikeli maddedir. Homocystein LDL-Kolesterolünü oksitler ve yabancılaşan kolesterolü makrofaj yiyerek süngersi artık maddeler oluşur ve bu da damarların iç yüzeyine yığılarak damar sertliğine sebep olur. Bu da ilerleyen süreç içinde başta beyin kanaması ve kalp enfarktüsüne sebep olur (OMZ 3.03.4). Dördüncü olarak bağırsaklarda faydalı bakterile*rin antibiyotik ilaçlar nedeniyle azalmasından dolayı onun yerine tehlikeli mantarlar çoğalır ve artan mantarlar zehirli gazlar ve zehirli alkoller üretirler ve bunların karaciğer tarafından arıtılması Sindirim organlarını yorar ve asli görevini yapamayan sindirim organları yıpranır.
Beşinci olarak bağırsak florasının bozulması zamanla pankreas, karaciğer, mide ve bağırsakların ürettiği enzimin kalitesinin düşmesi nedeniyle kişide yağ-, protein- ve karbon hazımsızlığı nedeniyle kişide yağlanma, şişmanlık, damar sertliği ve alerji gibi hastalıklar ortaya çıkar. Ayrıca bağırsak florasının bozulmasına dişeti iltihaplanması, lef bezelerinin iltihaplanması, alkol, sigara, aşırı kahve ve aşırı siyah çay içmede sebep olur.
Akut pankreatitte bağırsaklar 30.000 Daltona varan orandaki büyük moleküllerin dahi geçmesi için kanalları büyütür. Enzimlerin kalitesi düştüğünden besinleri tam sindirilmez ve bu nedenle bağırsaklar geçişleri kolaylaştırmak için kanalları (virüsler) genişletir. Böylece tam sindirilmemiş besin maddeleri absorbe edilir ve bu alerjiye sebep olur. şayet kana sadece besin maddeleri geçmez aynı zamanda Candida albicans isimli maya mantarı da kana geçerse ve bu kan dolaşımın iflası ve yani ölüm demektir.
Altıncı olarak Bir diğer önemli faktör ise Midenin ağır katkı maddesi içeren besinler (konserveler, çicolata, kek vb.) ve soft içecekler (cola, fanta vb.) nedeniyle tahrip olur. Böylece zamanla çok kolay gastrit (mide İLTİHAPLANMASI, mide mukozası İLTİHAPLANMASI) oluşur. Bu nedenle Mide yeterince intrinsic faktörü (sialinasitli glukoprotein) salgılayamaz. İntrinsic faktörü B12-Vitamini, Folikasit, Methionin ve minerallerin bağırsaklar tarafından absorbe (emilme) edilmesini sağlar. Yani nasıl ki diyabet hastalan için ensülin önemli ise besinlerin sindirilmesi için de intrinsic faktörü o kadar önemlidir. intrinsic faktörünün yetersizliği vitamin ve mineral yetersizliğine sebep olur. Neticede birçok hastalık ortaya çıkar ve bun*lardan bazıları: Alerji, deri hastalıkları, sindirim organlarındaki rahatsızlıklar, vb hastalıklar ortaya çıkar. (Nhp 12.03.1722) Bağırsak florasının ideal şekilde olabilmesi için Gökçek İksiri, Gökçek Tonik veya ZYE iyi gelir ve birazda keten-, çörek-, elma- ve limon preparatlarının faydası vardır.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.
hocam bana lütfen yardım edebilirmisiniz lise yıllarına bağırsak düğümlemesi geçirdim soğuk havalarda veya soğuk sıcak yemek yemelerinde bazen barsaklar hareket ediyor yerli yersiz buı durumda beslenme düzenim nasıl olmalı hangi besinelri
sabah öğlen akşam tavsiye edersiniz memur olarak masa başındayım bilgileriniz için site için teşeşkkürler selamlar