Doğal ortamlarda, bütün canlılar cinsellikle ilgili ne yapacağını bilir. Peki insan söz konusu olduğunda, onların sıkıntısı ve bu durumla ne yapacağını bilememelerinin sebebi ne olabilir? Sebeplerden bazıları, yine kendilerinin yol açtığı birçok durum; öncelikle cinselliğin inkarı ve beraberinde bastırılması sonucunda basıncın artmasıdır. Böyle olunca da ya cinsel duygular içeride yok olur ya da kişilere sıkıntı verici bir şekilde dışarı sızar, taşar, savrulmalara yol açar. Bunun üzerine, biz uzmanlar da dahil olmak üzere, “İnsanların neden seks problemleri vardır” diye düşünür ve sürekli bunu konuşuruz.
İçimizdeki ikiyüzlülük
Cinsellik doğal bir durumdur. Biz her ne kadar aksine davransak, düşünsek, konuşsak da, doğal ve olağandır. Sözde öğrendiklerimizi öğretmekle eksik ve yanlış bir şekilde, çarpılmış, çarpıtılmış ve sağlıklılığı tartışmalı kanaat edinir ve kanaatler oluştururuz.
Cinselliğin, doğallığıyla bağdaşmayan şekilde, nasıl olması gerektiğini ima eder, öğretiriz. Doğal olanla bağdaşmayan her durum, bizi, sadece dışımızda değil, içimizde de kaçınılmaz bir ikiyüzlülüğe sürükler. Bu ikiyüzlülüklerimizin başında ise cinsellik gelir.
Kötü değil, olağandır
Cinsellik birçok zaman kötü, ahlaksızca, tiksindirici, yanlış, neredeyse sağlıksızlıkla eşdeğer tutulan bir eylem olarak değerlendirilir. Böylece bir canlı için gerçekten çok yararlı ve gerekli olan bu durum bastırılır ve inkar edilir. Üreme işlemi, cinselliğin esas unsuru değil, yalnızca önemli bir bileşenidir.
Cinsellik iyiyse her şey kolay
Bir ilişkide cinsellik iyiyse, geriye kalan hemen her şey daha kolay düzeltilebilir. Eğer cinsellik kötüyse ya da düzelemeyecek boyuta getirildiyse, terapide, ilişkiyle çok daha fazla uğraşılır ancak buna rağmen çoğu zaman sonuç alınamaz. İlişki içindeki her iki kişi de, çok da önemli olmadığını düşünse bile, “Cinsellik o kadar önemli mi?” diye sorulduğunda, tek cevap “evet”tir.
İlişkiye nasıl yansır?
İyi bir cinselliğin ardından kişi, daha güçlü, girişken, aktif, sıkıntısı geçmiş, benliği onaylanmış bir şekilde, ötekine yakınlık, sıcaklık, koruma duygusu ve sevgi hisseder. Bu olmadığında ya da aksadığında ise doyum eksikliği, sevilmeme korkusu, güçsüzlük, erkeklik ve kadınlık rollerini yaşantılamada değersizlik hissetme, duyguda çekilme, sıkıntı yaşama, gerginlik ve rahatsızlık hissi söz konusu olur.
Bu konuda yaşanan çatışmalar
Eşler arasındaki çatışmaların bir kısmı cinsel ilişkiler üzerinden yaşanır. Eşlerin cinsel ilişkilerinden zevk alabilmeleri için, karşılıklı olarak birbirlerini uyarabilmeleri gerekir. Bunun dışında, eşler arasındaki iletişim problemleri, güç mücadeleleri, duygularını ve isteklerini açıkça söyleyememeleri ve bastırmaları; bazen de cinselliğin ilişkideki başka şeyleri oldurma / oldurmama için ödül ve ceza olarak kullanılıyor olması ilişki arızalarına yol açar.
İki kişi, en yakın oldukları andan hemen sonra, aynı hızla dönüp kayınvalide problemlerini konuşmaya başlamazlar, çünkü ilişkideki aralık, başka hiçbir şeyin yapamadığı şekilde doldurulmuştur ve aslında boşluğu kaplayan sözde çatışmalara gerek kalmamıştır.
Sonuçta;
Bizim sağlıklılığımız ancak, cinsel işlevin sürekliliğiyle mümkündür. En büyük talihsizlik ise cinselliğin tabu olarak kalmasının, kayıtsızlıkla karşılanmasıdır. Sonuçta, utanma duygusunun sarmalında, gizli olarak yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımızla hayatımızı sürdürmek zorunda kalırız. Cinselliğin daha ön planda olması, bizi hayata bağlar ve daha sağlıklı yaşamamızı sağlar.
Çift olarak, cinsellikten daha çok yararlanabilecekken kuytularda kalmaya devam etmek, keyif almanın suçluluğuyla yoksunluğa hapsolmak ne kadar gereklidir?