Depresyon ve kıskançlık lösemiyi tetikliyor. Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, lösemiye yol açan unsurların arasında son zamanlarda giderek önem kazanan psikolojik faktörlerin de göz önüne alınması gerektiğini belirterek, “Özellikle çocuklarda ortaya çıkan ani şoklar, büyük üzüntüler, aşırı kıskançlıklar, depresyonlar lösemi gibi hastalıkları tetikleyen faktörlerdir” dedi.
Löseminin birçok şekilde kendisini belli ettiğini anlatan Ezer, “Nedensiz burun ve diş eti kanamaları, deri altında noktasal kanamalar, nedensiz morluklar, lenf bezleri, karaciğer ve dalakta büyüme, kansızlığa bağlı halsizlik, yorgunluk ve solukluk, bacak kemiklerinde ağrı, görme bozuklukları ve baş ağrısı, löseminin en çok görülen belirtileridir” diye konuştu.
Ezer, löseminin her yaşta görülmekle birlikte en sık 1-8 yaşlarında ortaya çıktığını belirterek, şunları aktardı:
“Son yıllarda lösemi vakalarında artış olmakta, özellikle bebekler ve 3 yaşın altındaki çocuklarda yoğunlaşmaktadır. Nedenleri arasında hem genetik yatkınlıklar hem de beslenme ve yiyecekler, çevre faktörleri ile tüm kanserojenler sayılmaktadır. Ailesinde lösemi ve kanser hastalığı yükü bulunan annelerin, hamile kalacakları günden itibaren bebeklerini düşünmeleri ve onları korumaya almaları büyük önem taşımaktadır. Özellikle anneler gebelikten itibaren sigara, alkol, gazlı ve enerji içeceklerinden uzak durmalı, kimyasal maddeler içerebilen tüm gıda maddelerini beslenmelerinden çıkartmalıdır.”
En büyük ilaç “sevgi”
Ezer, kanserden korunmak için özellikle yoğun radyasyon yayan cep telefonları, tabletler, bilgisayar ve televizyonun mümkün olduğunca az kullanılması gerektiğine işaret etti. Çocukların da dünyaya geldikleri andan itibaren tüm yaşamlarında kanser yapabilen bütün zararlılardan uzaklaştırılması gerektiğini aktaran Ezer, şu değerlendirmede bulundu:
“Unutmayalım ki kanserojenler anne sütüyle de geçebilmekte, soluduğumuz havadan, oynadığımız oyuncağa kadar her şeyle etki edebilmektedir. Löseminin nedenleri arasında son zamanlarda giderek önem kazanan psikolojik faktörleri de göz önüne almalıyız. Özellikle çocuklarda ortaya çıkan ani şoklar, büyük üzüntüler, aşırı kıskançlıklar ve depresyonlar lösemi gibi hastalıkları tetikleyen faktörlerdir. Bu konuda LÖSEV’in geriye dönük bilimsel çalışmaları ve uluslararası yayınları ciddi uyarılar içermektedir. Lösemi konusunda tek tesellimiz tedavi edilen bir hastalık olması gerçeğidir.”
Tedavinin yüzde 90’ının kemoterapi, yüzde 10’unun ise kemik iliği nakilleriyle yapıldığını dile getiren Ezer, ayrıca iyi ve hatasız uygulamalar, hastanın hastanedeki ve ilk yılındaki dengeli, doğal beslenmesi, hijyenik yaşam, neşe içinde yaşama tutunmak gibi etkenlerin de çok önemli olduğunu vurguladı.
LÖSEV olarak 1990’lı yıllarda yüzde 20’lerde olan lösemiden iyileşme başarısını bugün yüzde 90’ların üzerine çıkarttıklarına değinen Ezer, “En büyük ilaç olarak lösemili çocuklarımıza sevgi ilacımızı sunduk. Bu altın kurallar sayesinde LÖSEV Lösante Lösemili Çocuklar Hastanemizde yüzde 92 tedavi başarısını yakaladık. Şimdi hedefimiz yüzde 100 başarıdır” ifadelerini kullandı.