Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Cevit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FMF’in genetik bir hastalık olduğunu söyledi. Hastalığın ateş, karın, göğüs ve eklem ağrısı, vücutta döküntü, karaciğer ve dalak büyüklüğü belirtileriyle seyrettiğini aktaran Cevit, “Hastanın en büyük şikayeti, ateşle birlikte karın ağrısıdır. Bu da 3 saatten az, bir haftadan fazla sürmez” dedi. Prof. Dr. Cevit, bu hastalıkta en önemli sorunun, böbrekte hiçbir tedaviyle atılamayan anormal bir protein birikmesi olduğunu vurgulayarak, böbrek yetmezliği gelişmesin diye bu kişilerin hayat boyu ilaçla tedavi edildiğini ifade etti. Kesin tedavisi olmayan bu rahatsızlığın karın ağrısı atakları döneminde az yeme ve yetersiz beslenmeye neden olduğunu dile getiren Ömer Cevit, şöyle konuştu: “Atak dönemlerinde beslenmede bozukluklar meydana geliyor. Tedavide kullanılan ilaç da bazı vitaminlerin etki mekanizmasını bozuyor ve vücutta vitamin eksiklikleri gelişiyor. Bunlardan en önemlisi de D vitamini eksikliği. Atak süreçleri, ilaç kullanımı, hastanın beslenmesi ve kişinin güneş görme durumu, vücutta depolanan D vitamininin düzeyini düşürüyor. D vitamini vücutta önemli, çünkü bu vitaminin kalsiyum, kemik sağlamlığı, savunma sistemini güçlendirme ve mikrop öldürücü hücreler üzerinde olumlu etkisi var. Aynı zamanda da vücutta iltihap azaltıcı etkisi bulunuyor.” Balık ve yoğurt tüketimi önemli Prof. Dr. Cevit, D vitamini eksikliğinin hastalığın gidişatını da etkilediğini belirterek, “Ailevi Akdeniz Ateşi, vücutta kendiliğinden ateş ve iltihaplanma başlatan bir hastalık. Bu sürece D vitamini eksikliği de eşlik ederse, hasta atak sürecini daha ağır geçirebiliyor. D vitamini eksikliği giderilirse, kişi hastalığın atak dönemini daha rahat geçirebiliyor” ifadelerini kullandı. Düzenli, dengeli ve doğal beslenmenin önemine de değinen Cevit, şunları kaydetti: “Özellikle D vitamini alınacak besinler iyi bilinmeli. Bu besinlerden en önemlileri de D vitamini açısında oldukça zengin olan yoğurt ve balıktır. Bunlar hem kolay bulunan hem de sağlıklı açısında faydalı besinler. Dolayısıyla bu hastalara günlük balık ve yoğurt yedirilmesini çok ön planda tutuyoruz. Özellikle balık ve yoğurt düzenli tüketmeli. Öte yandan özellikle yaz aylarında güneşten daha iyi yararlanılmalı. Bu durumlar hem hastalığın gidişatını, hem kemiklerin sağlam olmasını hem de vücuttaki iltihabi sürecin azaltılmasını sağlıyor. Bu yüzden hastalığın daha iyi yönde gitmesi açısından D vitamin önemli diyoruz.” (AA)