Hamileliklerinde alkol kullanmayı sürdüren kadınların çocuklarında, fetal alkol sendromu olarak adlandırılan bozukluklar görülebilir. Yeni doğanın gelişmesinin geri olması, merkezi sinir sistemi bozuklukları, yüz anomalileri ve kalp anomalileri bu sendromun özellikleridir. Alkolün direk fetusu etkileyerek bu doğumsal bozukluğa yol açtığı düşünülmektedir. Özellikle gebeliğin ilk üç ayındaki alkol kullanımlarının çok önemli olduğu vurgulanır.
Psikiyatri içinde alkolizmin sınırları belirlenmiş olduğu halde, oluşumu ve süreci hakkında derin görüş ayrılıkları vardır. Alkolizmin hastalık modeli ortaya konana kadar bu görüş ayrılıkları kuramsal yaklaşımların dayandıkları nedensel etkenlerin farklılığından ortaya çıkıyordu. Davranışların biyokimyasal temelleri üzerinde duran bilimadamları alkolizmin açıklamasını yine biyokimyasal yaklaşımlarla ortaya koyarken diğer bir grup örneğin gelişimsel faktörlerin önemini ortaya koymaktaydı.
Psikiyatri içinde tanımlanan diğer bozukluklar içinde varolan bu sorunla beraber alkolizm, bilim adamları içinde dahi halen üzerindeki ahlaki yargılardan tam olarak kurtulamamıştır. Diğer pekçok psikiyatrik bozukluk için halledilmiş olan bu sorun alkolizmin kuramsal yaklaşımları içinde halen izlerini korumakta, kuramların şekillenmesinde az ya da çok etkili olmaktadır.
Psikiyatrinin, farklı kuramlarını bağdaştıramadığı bu dönemde oluşum düzeneklerini ikinci plana atarak bozuklukları yalnız görünüş biçimiyle tanımlama yaklaşımı tıp biliminin geleneklerine pek uymasa da psikiyatrinin en azından pratik sürecine işlerlik kazandırmış gibi görünmektedir. Alkolizm de diğer tüm psikiyatrik bozukluklar gibi bu yaklaşımdan nasibini almış tanımlayıcı yaklaşım içinde kendine bir yer bulmuştur. Tanımlayıcı yaklaşım içinde en azından son onbeş yıl için alkolizme dair ahlaki yargılardan uzak durulmuştur. Bu özellikle alkolizm için önemli bir kazanımdır.
Bu kazanım kendi kendine gerçekleşmemiştir. Alkolizm diğer tüm psikiyatrik bozukluklar içinde çok özel bir şeyin gerçekleşmesine önayak olmuştur. Alkolizmden yakınan insanlar biraraya gelerek kendi hastalıklarını tanımlamışlar ve kendi kendilerini tedavi etmeye başlamışlardır. Alkolizmin psikiyatri içinde, kaderini değiştiren tam da bu olmuştur. Bu sayede hekimler alkolizme bakışlarını ve onun hakkındaki yargılarını gözden geçirme zorunluluğu hissetmişlerdir.