Kadınlar arasında en sık görülen kanser türü (meme kanseri) göğüs kanseridir. Her on kadından birinde görülen göğüs kanserinin tedavisi, erken teşhis ile oldukça kolay bir şekilde gferçekleştirilmekte; ve iyileşme oranı %95′leri bulmaktadır. Erkeklerde de görülen meme kanseri oranı, her 100 göğüs kanseri kadına karşılık, 1 meme kanseri erkek olarak açıklanmaktadır.
Akciğer kanserinden sonra, bayanlarda en çok ölüm sebebi oluşturan kanser türünün göğüs kanseri olduğu saptanmıştır. Bu ise bize şunu anlatmaktadır: göğüs kanseri, erken teşhis ile yüksek bir tedavi oranına sahiptir; ancak ölümoranlarına baktığımız zaman, göğüs kanserinin erken teşhisinin çok da fazla yapılamadığını görmekteyiz. Peki nedir? Meme kanserinin belirtileri? Hangi belirtilerde hekime başvurmalıyız ve belki de erken teşhisin yapılmasını sağlayabiliriz?
“Meme kanserinin” her kadında farklı belirtiler gösterdiğini, ya da bazı kadında, hiç belirtiye rastlanmadığını belirtmekisteriz. Bu nedenle, göğüs kanseri için, kadınların düzenli olarak mamografi çektirmeleri ve doktor kontrolünde olmaları gerekmektedir. Ancak bunun yanında, bazı etkilere de rastlanabilmektedir elbette: göğsün üst kısımlarında şişmeler, çatlaklar, portakal kabuğu görünümleri, renk değişimleri… Göğüste büyüme, küçülme ya da büzülme, koltuk altlarında şişlikler.. Göğüs kanseri belirtilerinin belli başlılarıdır. Bu belirtiler ağrılı olabilecekleri gibi ağrısız da olabilirler. Bu göğüs kanseri belirtilerinden bir ya da bir kaçına rastladığınız anda bir doktora baş vurmanız gerekmektedir. Bu durumu ihmal etmeyin; ancak paniğe de kapılmayın…
Tüm bu belirtilerden hiç birine rastlamadığı halde, yine de meme kanseri riski taşıyan bazı kişiler de bulunmaktadır.
Meme kanseri risk faktörleri nelerdir?
Meme kanserinde en büyük riski içeren kişilerin, anneleri, kızları, ya da kız kardeşleri, daha önceden meme kanserine yakalanmış olan kişilerdir. Bunun yanısıra, 35 yaşın altındaki bayanlarda, genellikle göğüs kanserinden şüphelenilmemektedir. Yaş ilerledikçe ise, göğüs kanseri riski her kadında ortaya çıkmaktadır. Risk faktörleri arasında, östrojen tedavisi gören kişiler de yer almaktadır. 12 yaşından önce regl olmaya başlayan ve 55 yaşından sonra regl’si sona eren bayanlarda da göğüs kanseri riskinin yüksek olduğu bilinmektedir. Hiç çocuğu olmayan; ya da 30 yaşından sonra çocuk doğuran kişilerin de göğüs kanseri riskinin yüksek olduğunu belirten uzmanlar, bu risk faktörleri arasında sayılmayan kadınların da dikkatli olmaları ve düzenli olarak mamografi kontrolünden geçmeleri gerektiğini bilmelidirler.
Kansere karşı savaşan besinler:
- Ailenizde meme kanseri varsa özellikle tüketmeniz gereken iki besin vardır ki, bu besinler meme kanserinden sizi koruyacaktır. Üzerinde yapılan insan çalışması bulunmamaktadır fakat hayvan deneylerinde olumlu etkisi olduğu görülmüştür. Soya yağı ve keten tohumu meme kanserinden korunmada özellikle fibro kistik memelerde kullanımı şiddetle önerilen iki besindir. Keten tohumu hem antiöstrojenik hemde hafif antioksidan etkisiyle meme kanserini önlemede önerilmektedir. Önemli nokta meme kanseri olmuş kişide keten tohumu ve soya yağı önerilmemektedir.
- Limon içeriğindeki ellagic asit nedeniyle meme kanserinde koruyucu, hastalığın ilerlemesinde durdurucu etkiye sahip olduğu bazı hayvan çalışmalarında görülmüştür. Limonu sadece salatalarınıza katmayıp, kabuğuyla yemeye çalışın. Bahsettiğimiz bu etken madde sadece limonda değil özellikle yüksek oranda böğürtlen yapraklarında da bulunmaktadır. Limon kabukları ve böğürtlen yapraklarından yapacağınız bir bitki çayı hem keyifle içmenize hemde sizi meme kanserinden korumaya yardımcı olacaktır.
meraba keten tohumunu meme iltihaplanmasına kulanabilirmiyiz ve kulanabilirsek nasıl kulanırız
Merhaba, meme iltihabı için Hayıt Seti kullanmalısınız; bu adresten sipariş verebilirsiniz: https://www.alternatiftip.com.tr/hayit-seti.html
Araştırmalar: Günümüze kadar oldukça çok araştırma ve tedavi dene-mesi yapılmıştır. Bu araştırmalarda Hayıt ekstresinden elde edilen hap veya damlanın hastalarda görülen adet öncesi rahatsızlıklar (premenstural sendrom) adet anormallikleri (regal tempoanomalie) ve göğüs ağrılarını (mastitit) iyileştirdiği tespit edilmiştir.
1) F.W.Diltmar ve ekibi 1992’de adet öncesi rahatsızlıkları olan 1542 hasta üzerinde hayıt ekstresinden elde edilen kapsülle tedavi dene-mesi yapmışlardır. bu tedavi denemesi sırasında hastalarda görülen, sinirlilik, iç huzursuzluk, migren, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, hırçınlık, depresyon, içe kapanma, kilo alma ve göğüs ağrısı gibi rahatsızlıkların %33 oranında tamamen, %75’inin de büyük oranda tespit edilmiştir. Tedaviye 6 ay devam edenlerde tamamen iyileşme %90’ı bulmuştur. (Nhp.7.97.1148 ZP.3.99.166)
2) Prof.Dr.Wolfgong Wutte ve ekibi Göttingen Üniversitesi kliniğinde 76 kadın üzerinde hayıt ilacıyla tedavi denemesi yapmışlar. Bunları iki gruba ayırmış; birinci gruba (35 kadın) hayıt ilacı, diğer gruba (41 kadın) ise sadece denek ilacı verilmiştir. Tedavi süresi sonunda hayıt ekstresinden elde edilen damlayı alanlarda Prolewtin salgısı azalmıştır. Böylece de göğüs ağrısı (mastodynic) ve adet öncesi rahatsızlıkları (premenstural sendrom) iyileştirdiği tespit edilmiştir. (Nhp.9.99.1468)
3) Kadın doktoru Dr.Mett.D.Rocder ve ekibi çeşitli adet rahatsızlıkları olan 13 hasta üzerinde hayıt ekstresinden elde edilen damla ile 3 ay süren tedavi denemesi yapmıştır. Bu tedavi denemesi sonunda adet sancısı menoraji (sancılı adet görme), metrorhagia (metroraji=adet dışı rahim kanaması), amenore (adet yetmezliği), oligomenore (seyrek adet görme) vb rahatsızlıkları iyileştirdiği tespit edilmiştir. (ZP.3.94.157)
4) D.proping, Th.Katzolke, L.Belkien ve ekibi kadınlarda progesteron hormon yetmezliği (luteanin suffizien) nedeni ile çocuk yapmaya muktedir olmamalarına karşı hayıt ekstresinden elde edilen damla ile tedavi denemesi yapılmıştır. Kadınlardaki progesteron hormon se-viyesi yükselmiş ve bunlardan 7’si normal yollarla hamile kalmıştır. Tedavi denemesi 587 oranıyla başarıyla tamamlanmıştır. (Zp.3.99. 167)
5) Göttingen’den Prof.Dr.W.Wutke Biona firması ile ortaklaşa yaptıkları çalışma sonucu hayıt tohumu ekstresinin Parkinson’a karşı etkili olduğu görülmüştür. Hayıt ekstresi D1-reseptörünü bağlama ve D2-reseptörünü (sinir düğümü, beyin giriş ve çıkışlarında) uyarır. Beyin merkezindeki depolanan salgıları nöronların (sinir hücreleri) azalması onucu Parkinson hastalığı görülür. Hayıt ekstresi acetilkolin salgılan-masını frenler ve Dopamin salgılanmasını uyarır. Bunu profesör doktor W.Wutke yaptığı araştırmalarda belgelemiştir. (PR.2.96.18 ve ZP.5.95.300)
6) Ayrıca E.Coeunied ve ekibi 1986’da PMS rahatsızlığı olan 36, H.U. Feldman ve ekibi 1990’da PMS ve başka rahatsızlıkları olan 1571, A.Lieble ve ekibi 1992’de PMS rahatsızlığı olan 596 ve C.Teters-Welte, M.Alberecht ve ekibi 1994’de adet öncesi rahatsızlıkları (PMS) ve göğüs ağrıları (mastodynie) olan 551 hasta üzerinde hayıt damlası ile tedavi denemeleri yapmış ve başarılı sonuçlar elde etmişlerdir. (ZP.3.99.166)
7) Merger ve ekibi 1992’de adet kesilmesi (Amenorrhea) rahatsızlığı olan 50, Merger ve ekibi 1992’de seyrek adet görme (Oligomenorrhea) rahatsızlığı olan 787 ve Merger 1992’de sık sık adet görme (Polimenorrhea) rahatsızlığı olan 192 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmışlar ve hastaların iyileştiğini tespit etmişlerdir. (ZP.3.99.167)
Tesir Şekli: Hormon salgısını etkiler, adet öncesi rahatsızlıkları önler, iltihapları önler, kısırlık, sinirsel rahatsızlıklar ve bunamayı önler.
Detaylı bilgi için; http://www.gokceksifa.com/showthread.php?t=8117
Meraba meme iltihaplanmasına kulanabilirmmiyiz nasıl kulanmalıyız