Hareket sistemimizin en önemli parçası olan kaslarımızın istirahat halinde bile belirli bir geginliği vardır. Bunun sayesinde duruşumuz, pozisyonumuzun devamı mümkün olabilmektedir. Ancak bu gücün sağlamlığı ve devamlılığı beyindeki kontrol merkezleri ve kaslara elektriksel uyarının iletimini sağlayan sinirlerin düzgün çalışması ile mümkündür. Bu sisitemin herhengi bir nedenle bozulması kaslarda güçsüzlüğe ve hareketlerde gevşekliğe neden olur. Bebekler doğdukları andan itibaren bu gücü gösteren görüntülere sahiptir. Uyanıkken el ve kolların gerginliği, bacakların pozisyonu ve hareketi ayrıca baş ve boyun hareketlerinin görüntüsü önemlidir. Doğumdan itibaren hızla gelişen ve değişim içinde olan insan organizması bunu gelişim evreleri ile gösterir. 2. ayda baş boyun kontrolünü sağlayan, ellerinden tutulup kaldırılmaya çalışılırken baş ve gövdeyi kontrol etmeye çalışan, 5. ay civarında destekli, 7-8. aylardan itibaren desteksiz oturabilen bir bebek te herşeyin yolunda gitmekte olduğunu söylemek mümkündür. Gelişim süreci daha kompleks ve zor hareketlerin başarılabildiği hedeflere doğru hızlı bir şekilde devam eder. Bebeklerde motor hareketlerde gecikmeler, ağlama sesinde güçsüzlük, yatırıldığında gözlenen hareketsizlik, kucağa alındığında elinizin altından kayıyor gibi hissedilmesi son derece önemli bulgulardır.
Genellikle bulgular rutin muayeneler sırasında doktorlar tarafından saptanır ya da annelerin kaygısı olarak ifade edilir.
Nedenler çok farklıdır. Bu nedenler içinde tedavi edilebilir durumlar söz konusu olabilirken bazen tedavisi nin güç veya mümkün olmadığı durumları saptayabiliyoruz. Ancak neden her ne olursa olsun doğru yaklaşımlar belirlenen nedenlere göre yapılmalı ve çocuğun mutlaka yaşam kalitesi düzeltilmelidir.
hekimler öncelikle nörolojik ayrıntılı bir muayene ile olası ön tanılarını koyup gerekirse mutlaka bir çocuk nöroloğu ile konsültasyon yapmaları önerilir. Tanıların doğrulanması doğaldırki bazı incelemeleri gerektirir. Basit kan incelemelerinden elektromyografi, biyopsi, enzim çalışmaları, beyin MR’ına kadar uzanabilen bir tetkik süreci yaşanılabilir.
Hipotonik bebeği değerlendirirken akrabalığın ve ailede benzer durumların yaşanmış olması öyküsüs ağırlıklı olarak genetik bazı hastalıklara yönlendirebilir. Örneğin Spinal Muskuler Atrofi, (SMA), Konjenital muskuler distrofiler, hücrelerin enerji metabolizma bozuklukları (mitokondrial hastalıklar) genetik geçiş gösteren ve hipotoniye neden ciddi nedenlere örnektir.
Annede myasteni varsa ;
Ancak raşitizm, beslenme yetersizlikleri ve bozuklukları, hipotroidi, viatmin eksiklikleri hipotoniye neden olabilir ve rahatlıkla tedavi edilebilir.
Bazen serebral palsi (beyin felci)nin bulgusu olabilir.
Genetik geçişli bir hastalık saptandığında bebeğe genel destek tedavisi verilir ancak bu durumun çok önemli bir başka yönü yeni hamileleiklerde genetik danışma verilebilme şansıdır.