Pnömokonyozlar, mineral tozlarının solunumyoluyla uzun süre alınması sonucunda bunların akciğerlerde birikmesiyle oluşur. Bu tozlar, özellikle bazı sanayi dallarında bol miktarda bulunduğundan, pnömokonyoz bu işkollarında çalışanlarda sık görülür ve bir meslek hastalığı olarak değerlendirilir.
Pnömokonyozda belirtiler, hastalığa neden olan tozun özelliklerine göre değişir; asal tozlarla (karbon, demir) zararlı tozlar (silikat, asbest, berilyum) çoğunlukla bir arada bulunduğundan bunların arasında bu1 ayrım yapmak kolay değildir. Gene de asal tozlar tek başına solunum bozukluğuna neden olmazken, zararlı tozlar akciğerde bağdoku artışına (sklerozan pnömokonyoz) yol açarak solunum yetmezliğine neden olabilir.
Tozlu ortamda uzun süre bulunmak her zaman pnomokonyoza yol açmayabilir. Tozun fiziksel özellikleri solunum yollarına girmesine uygun olmayabilir; bunun yanı sıra vücutta hava yoluyla gelen küçük parçacıkları uzaklaştırmak için mekanizmalar vardır. Bu mekanizma özellikle asal tozlara kar,şı geçerlidir. Mineral parçacıklarının havada asılı kalma özelliği, parçacıkların ağırlığına, büyüklüğüne ve yoğunluğuna göre değişir. Genel olarak çapı 10 mikronun (mikron: bir milimetrenin binde biri) altında olan parçacıklar havada asılı kalarak gırtlağa ulaşabilir; çapı 5 mikrondan küçük olanlar küçük bronşlara erişebilir. Daha büyük parçacıkların çoğu soluk borusu-bronş ağacının mukuslu kirpiksi uzantı sistemi tarafından durdurulur ve yutağa geri getirilir. Solunum sistemine giren çok küçük parçacıkların büyük bir bölümü makrofajlar (büyük yutucu hücreler) tarafından yutulduktan sonra lenf yollarıyla bölgesel lenf bezlerine getirilir.
Akciğere gelen toz ya da parçacıkların miktarı, pnömokonyozlann ortaya çıkışında önemli rol oynar; parçacık miktarı çok fazla olursa savunma engeli yetersiz kalır ve temizleme mekanizmasına çok fazla iş düşer.
SİLİKOZ
Silikoz, solunum yoluyla pnömokonyoz yapabilecek miktarda silikat parçacığı alınması sonucu gelişir.
En ağır meslek hastalıklarından biridir; günümüzde sıklığı azalmış olsa da önemini korumaktadır.
Nedenleri
Silikozda başlıca etken serbest silikat, silisyum dioksittir (SiO2). Öteki amorf silikatlar, önemsiz zedelenmelere yol açar. En tehlikeli olanlar çapları 0,3-3 mikron olan kristal yapılı parçacıklardır (kuvars, tridimit, kristobalit).
Silikoz tehlikesi olan başlıca işkol-lan arasında, kuvarslı kayaların bulunduğu madenler, kuvars taşı işçiliği, gnays ve granit işçiliği, seramik ve porselen işleri, silikat tıraşlaması, dökümhane işleri (dökümhane yerlerinin hazırlanması, toprak kazılması, dökümhanede çapakların temizlenmesi, kum işleri, çelik ergime fınnlannm eritilmesi vb) sayılabilir.
Silikat tozunun bulaşma tehlikesi olan öteki meslekler, tıraşlama yapılan işkollandır. Geçmişte kullanılan kumlu taş ve kuvarsın yerini günümüzde yapay maddeler (alundum ve karbüründüm) almıştır ve bunlar yalnızca silikat anıklan içerir.
Belirtileri
Geçmişte, yüksek miktarda kuvars içeren parçacıkların solunum yoluyla aşırı miktarlarda alınması sonucunda, kısa sürede (2-4 yıl içinde) ölümle sonlanan tablolar ortaya çıkıyordu. Olguların çoğunda siükoza veremin eklendiği görülüyordu (siliko-tüberküloz). Günümüzde çalışma koşullarının düzelmesi sonucunda, hızla ilerleyen silikoz olguları görülmemektedir. Ama yavaş (15-30 yıl) ilerleyen tablolar hâlâ sık olarak görülmektedir.
Başlangıçta belirti görülmez. Radyolojik bulgular bile kesin değildir. Si-likozun hastalığa Özgü olmayan ilk belirtileri arasında sayılan bronşit bir yana bırakılacak olursa, ilk olarak güç harcanması ile ortaya çıkan nefes darlığı görülür. Bu durum akciğerlerdeki bağdoku artışı ve her zaman bununla birlikte olan amfizem sonucunda gaz alışverişini sağlayan hava keseciklerinin (alveol) yüzeyinin azalmasma ve güç harcama (efor) sırasında artan solunum gereksiniminin yeterince karşılanama-masına bağlıdır.
Nefes darlığı başlangıçta her zaman güç harcanması ile birliktedir ve giderek fiziksel etkinlikleri engeller. Önceleri hastaya rahatsızlık vermezken sonraları yürüme sırasında, hatta hasta istirahat ederken bile ortaya çıkabilir. Genellikle bu durum, hastalığın başlangıcından birkaç yıl sonra görülür. Hastanın öteki yakınmaları, göğüste hafif ağrı, çarpıntı, bazen kuru, daha sık olarak yapışkan balgamlı öksürüktür.
Hastalığın ilerlemesi) le, solunum yetmezliği belirtileri gitgide ağırlaşır. Nefes darlığı artar, zaman zaman astıma benzeyen krizler ve morarma (siya-noz) ortaya çıkar; parmakların uçları çomak biçimini alarak kalınlaşır, sonunda kronik akciğer-kalp hastalığı gelişir.
Hastalık düzensiz ilerlerse de, solunum yetmezliğinin ilk belirtileri ortaya çılanca gidişi kötüleşir. Sıklıkla hastalığın yanı sıra verem de görülür.
Tanı
Silikozda tanı hastanın silikat tozu soluduğunu belirten öyküye göre ve radyolojik görünüme bakılarak konur. Radyolojik bulgular klinikte belirtilerin ortaya çıkmasından önce de görülebilir. Bu nedenle riskli meslek gruplarında çalışanlar düzenli aralarla radyolojik denetimden geçmelidir.
Hastanın balgamının bakteriyolojik açıdan incelenip verem enfeksiyonu olup olmadığının anlaşılması büyük önem taşır.
Silikozlularda akciğer fonksiyon testleri, akciğerdeki örselenmenin değerlendirilmesini sağlar. Başlıca işlevsel bozukluklar amfizem ve bağdoku artışına bağlı olarak ortaya çıkar.
Komplikasyonlar
Silikozda başlıca komplikasyonlar ve birlikte görülen önemli hastalıklar şunlardır:
• Kronik bronşit, akut solunum yolları ve akciğer enfeksiyonları – Silİkoz genellikle akciğerdeki iltihapların (bronş-akciğer iltihapları, akciğer iltihabı, apse) ortaya çıkmasını kolaylaştır-mazsa da, silikozlularda bu hastalıkların gidişi ve sonu ağırlaşır. Hasta sık sık araya giren akut akciğer hastalıkları nedeniyle yitirilir.
• Akciğer anı fi/e m i – Silikozla birlikte hemen her zaman amfizem de vardır. Bu hastalık, bağdoku artışına bağlı geli-şe solunum bozukluklarını daha da ağırlaştırır.
• Akciğer veremi – Silikozlularda en sık rastlanan ölüm nedenlerinden biridir; silikozun en sık görülen kompli-kasyonudur. Verem basillerinin, içinde silikat parçacıkları bulunan makrofaj-larda, içinde silikat parçacıkları bulunmayan makrofajlara oranla daha kolay ürediği kanıtlanmıştır. Bu durum silikat parçacıklanyla yüklü makrofajlarm (büyük yutucu hücreler) bu durumdan olumsuz etkilenmesine ve verem basillerini öldürememesine bağlanmıştır. Bunun gibi, akciğer dokusunun yeterli oksijen alamaması verem basilinin enfeksiyon oluşturmasını kolaylaştırabilir. Bu durumda veremin yapısal özellikleri değişir, kronik hastalık ilerlemeye başlar ve kan yoluyla yayılabilir.
• Kronik akciğer – kalp hastalığı -Kalp ve dolaşım sistemi de akciğerdeki silikozdan etkilenebilir. En sık rastlanan sonuç kronik kor pulmonaledir. Akciğer dolaşımındaki direnç belli bir sının aşınca,kor pulmonale ortaya çıkar. Sağ kanncıkta aşın büyüme, toplardamar basıncında artış, morarma, nefes darlığı, uykuya eğilim, baş ağnsı, tipik elektro-kardiyografik bulgular ile böbrek, karaciğer ve beyinde bozukluklar görülür.
• Akciğer kanseri – Akciğer kanseri ve silikozun birlikte ortaya çıkması, silikozun akciğer kanseriyle ilgisini akla getirmektedir. Son yıllarda bu konuda yapılan çalışmalardan elde edilen istatistik veriler, silikozun akciğer kanserini ko-laylaştrncı bir etken olmadığını göstermiştir. Dökümhanelerde çalışan silikoz-tu işçilerde akciğer kanseri sıklığının artması, daha çok dökümhanede işlenen ürünlerde kanserojen (kanser yapıcı) maddelerin bulunmasına bağlıdır. Özellikle mineral yağlarla işlenmiş kumlar kanserojen maddeler (polisiklik aroma-tikler) içerir
Gidişi
hava keseciği Silikoz, kronik ve yavaş gelişen bir hastalıktır. Hastalığın gidişi ise oldukça değişkendir; tehlikeli miktarda toza maruz kalma süresine, solunumla alınan tozun yoğunluğuna ve tozun içindeki silikat miktarına bağlıdır.
Tozlu ortamda çalışan işçi, bağdoku artışının başlangıç evresinde işi bırakırsa, komplikasyonlar oluşmadan birkaç yıl İlerleyen hastalık belirgin biçimde duraklar. Bazı olgularda yapısal bozukluklar ilerleyebilir ve yıllar sonra ölüme yol açabilir.
Tozlu ortamda çalışmaya son verilmezse ya da oldukça ilerlemiş bir evrede iş bırakılırsa, hastalık ölümcül bir biçimde ilerler. Akciğer filminde birbiriyle birleşme eğilimi olan silikozlu alanların olması, hastalığın hızlandığını ve kötü sonuçlanacağını gösterir.
Silikatça zengin tozların solunum yoluyla aniden ve bol miktarda alınması, akut silİkoza yol açar. Bu, hızla ilerleyen, birkaç yıl ya da ay içinde Ölümle sonlanan bir hastalıktır.
Hastalığın ilerlemesiyle nefes darlığı belirginleşir, istirahat ederken bile ortaya çıkabilir. Kalp atım hızında artış ve morarma da vardır. Kronik bronşite akut bronşit nöbetleri de eklenir. Daha sonra akciğer damarlarındaki direnç artışına bağlı olarak sağ kalpte yüklenme belirtileri ortaya çıkar. Sağ karıncıktaki yük ağırlaşır ve kısa süre sonra kalp yetmezliği ortaya çıkar.