Çalışmalar, beynin, sedef hastalığına, yarattığı duygusal etkilerden korumak üzere uyum sağlayabildiğini gösteriyor.
Sedef yalnızca fiziksel yaralar oluşturur, fakat hastalıktan kaynaklanan duygusal yaraların etkisi çok daha derin olabilir.
Sedef hastalığında, insanların kendilerini nasıl gördükleri ve çevrelerindeki insanlara nasıl göründükleri konusunda belirleyici olan, genellikle deride oluşan kalın, kırmızı, pul pul doku bozulmalarıdır.
Yeni yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar, bazı hastaların beyinlerinin, vücut görünümleri ve kendilerine saygıları konusundaki sorunlarla başa çıkmak için, hızla uyum sağlayabileceğini düşündürüyor.
İngiltere’de yapılan araştırmada, beyin görüntüleme cihazları kullanılarak beyinde duyguların ve tiksinti hissinin oluştuğu düşünülen bölgeye odaklanıldı. Çalışma sonuçları, sedef hastalarının, cildinde problem olmayan, fakat yüz ifadelerini sevmeyen insanlara göre daha az tepki verme eğiliminde olduklarını gösterdi.
Sedef hastası 12 erkek ve cildinde problem olmayan başka 12 erkek üzerinde yapılan ilk çalışma küçük çaplıydı.
Ancak bilim insanları bulguların, sedef hastalarının, başkalarının olumsuz tepkilerine karşı korunmak için, beyinlerini tekrar şekillendirebildikleri yönünde olduğunu söylüyorlar.
Manchester Üniversitesi dermotoloji bölümü uzmanları, sedef hastalığının çok küçük düşürücü bir durum gibi gözükebileceğini, ama birçok durumda bunun gözardı edildiğini ve tedavi seçeneklerini değiştiren bir faktör olarak düşünülmediğini belirtiyorlar. Ancak sedefin, hastanın psikolojisini nasıl etkilediğini anlamanın da, ne kadar agresif bir tedavi uygulanacağına karar vermekte önemli bir etken olduğunu düşünüyorlar.
Araştırmacılar, birçok klinikte hastaya ne tip bir tedavi uygulanacağına karar verilirken, hala vücutta hastalıktan etkilenen bölgelerin ne kadar büyük olduğuna bakıldığına dikkat çekiyorlar. Sedef hastalığı derneklerinin tanımlamalarına göre, vücudu yüzde 3’ünden az oranda etkileyen durumlar hafif, yüzde 3 ila yüzde 10 aralığında olan durumlar ılımlı, vücudun yüzde 10’undan daha fazlasını kapsayan durumlar şiddetli sedef hastalığı olarak nitelendiriliyor.
Cildin tedavisinde, başından sonuna kadar nemlendiricilerden, kömür katranı ve bağışıklık sistemi tedavisini hedefleyen diğer biyolojik ürünlerden faydalanılıyor.
Sedef hastalığının duygusal etkisi
Hastalara ve doktorlara yapılacak öneriler, sedef hastalığının şiddetine göre değişiklik gösterecektir.
Uzmanlar, alın bölgesinin dörtte birini kaplayan bir sedef lekesinin etkisinin, karın gibi görünmeyen bölgelerde oluşabilecek çok daha büyük bir lekenin duygusal etkisinden daha sarsıcı olabileceğini belirtiyorlar. Hatta zaman zaman bu tip lekeler yüzünden toplumla bağlarını büyük ölçüde koparan hastalara rastlanabiliyor.
Cilt uzmanları arasında, uygulanacak tedaviye karar verme sürecinde, psikolojik etkinin hastadaki yoğunluk derecesinin de gözönünde bulundurulması gerekliliğine dair farkındalık her geçen gün artıyor.
Bazı küçük çalışmalar, bir tedavi yöntemi olarak, hastaların psikolojik durumlarının iyileştirilmesini öneriyorlar. Bunun için hastalar, antidepresanlar ya da gevşeme teknikleri konusunda bilgilendirilirler, böylece tedaviyi ilerletmek için çaba sarfetmeleri sağlanabilir diyorlar.
Öte yandan çalışmalar, sedef hastalarının büyük bir yüzdesinin, uygulanan tedavi yöntemlerinden dolayı mutsuz olduğunu gösteriyor.
Eğer sedef hastalığının duygusal etkileri ile başa çıkmakta zorlanıyorsanız, duygularınızı uzmanlara açıkça ifade etmeniz öneriliyor. Her geçen gün daha çok hasta, uzmanlarla açıkça konuşarak, tedavi süreçlerinin kontrolünü ellerine alabiliyor.