Şizofreni

Şizofreni, genellikle  genç yaşta başlayan, kişiler arası gerçeklerden ve dış dünya gerçeklerinden uzaklaşarak gerçek dışı düşüncelerle hezeyan görme durumudur. Kendine özgü bir içe kapanış dünyasında, algılamada, düşünüş ve davranışlarda  çok önemli bozuklukların ortaya çıktığı, ağır bir beyin hastalığıdır. Genellikle, 15-25 yaş arasında başlar.

Şizofreni hastalığının belirtileri ise çeşitlilik gösterebilir. Mutsuzluk, yorgunluk, halsizlik, hayattan zevk alamama gibi depresif belirtiler, hastanın saldırganlaşması,  çevreye zarar vermesi, hastanın kulağına sesler gelmesi, bağırması, olmayan sesleri duyması, yakınlarının kendisine zarar vereceğini düşünmesi, oturduğu binada kapıyı kilitleyerek evde durması,  camlarını  açmaması  gibi renkli tabloyla hastalık kendini belli eder. Renksiz tablo ise, hastanın içine kapanması, kimseyle konuşmak istememesi , kalabalıktan uzak durması,  tek başına bir kale oluşturup, onun içinde yaşaması da, diğer önemli belirtiler arasında gösterilebilir. Tam olarak nedeni bilinmemekte olan şizofreni hastalığının,  kalıtımla ilgisinin kuvvetli olduğu bilimsel olarak açıklanmıştır. Şizofreni hastalığının oluşabilmesi için psikolojik, çevresel ve genetik faktörlerin de olması gerekmektedir. Çevresel faktörlerde, şizofrenin gelişmesine  zemin hazırlamaktadır. Hamilelik, doğum anormalileri, düşük kilo, enfeksiyon ile bağlantılı hamilelik olayları çevresel faktörlere örnek verilebilir. Psikolojik faktörlerde ise, çocukluk dönemi yaşantısı ve aile yapısı çok önemlidir.

Şizofreni hastalarına uygulanacak tedavi yönteminde, hekimin tutumu oldukça önemlidir. Hastada görülebilecek her türlü olumsuz davranışa rağmen, hastayı anlamaya çalışan ve yardımcı olmaya istekli, profesyonel bir hekim tavrı yaratmak, hasta için çekici olabilir. Tedaviyi reddeden hastalar olabilir. Her şeye rağmen böyle hastalar için kapılar açık tutulmalı, gerekirse başka meslektaşlara yönlendirilmelidir. Özellikle tedavide, hasta ilaçlarına sadık kalıp, düzenli kullanırsa, aile  hastaya davranılması gereken şekli ve biçimi öğrendiği takdirde  şizofrenik bir alevlenmenin de daha az olduğu bilinen bir gerçektir.  Bu ilaçların da ömür boyu kullanılması gerektiğini unutmamak gerekir. Uygulanan tedavi  yöntemi ise, antipsikotik ilaçlar verilir. İdame ilaç tedavisi de denebilir. Bir diğer yöntem olan elektroşok uygulanır. 1938 den beri varlığını sürdüren ve halk arasında şok tedavi denilen yöntemdir. Özellikle yeni başlayan, ya da aktif döneminde hastaya uygulandığında,  hastanın iyileşmesi konusunda oldukça yardımcı, etkinliği kanıtlanmış bir yöntemdir.  Ya da destekleyici psikoterapi uygulanarak  hasta sakinleştirilir.

Şizofreni tanısı konulan hastaya yaklaşım da oldukça önemlidir. Hastayla sakin bir şekilde,  sabırlı ve güven veren bir tutumla konuşmak ve dinlemek, eleştirmekten kaçınmak gerekir. Bu hastalar için  yapılacak en önemli ve dikkat edilmesi gereken tek şey, ilaçlarını düzenli olarak kullandığından emin olmak, yapabileceğiniz en iyi destek yöntemidir.

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.