Evet, kesinlikle acı veriyor! Ancak bunu da atlatabilirsiniz. Nasıl mı?
Tabii ki ilişkiniz ve birlikte olduğunuz erkekle ilgili gerçeklerle yüzleşerek. Tek edilmenin dayanılmaz yükünü üzerinizden atmanın artık zamanı geldi…
Hemen hemen herkes hayatının bir döneminde terk edilmiştir… İstenmeyen, geride bırakılan ya da başkası için bir anda yok sayılan taraf olmanın ezici yükünü kaldırmak hiç kimse için kolay olmasa gerek! Birlikte geçirilen zamanın bir anda gereksiz bir kâğıt parçası gibi buruşturularak çöpe atılması ve anıların hiç yaşanmamışçasına yok sayılması terk edilmenin belki de ruhu en çok yaralayan kısmı.
Güvensizlik ve Çaresizlik Hissi
Psikoterapist ve Yaşam Koçu Christine Webber, terk edilmenin herkesin başına gelebilecek bir olay olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor; “Terk edilmenin yol açtığı hayal kırıklığı, bir insanın hayatta hissedebileceği en kötü duygulardan biri. Reddedilmek, insanı derinden yaralayan ve gururunun kırılmasına sebep olan sarsıcı bir deneyim. Bir anda yüz üstü bırakılmak ve istenmeyen kişi olmak, özellikle kadınlarda güven problemine yol açabiliyor. Bu kötü deneyim, kişinin sonraki hayatında özgüveninin sarsılmasına ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde güvensiz ve şüpheci bir tavır takınmasına neden olabiliyor. Bana başvuran hastalarım, böyle bir deneyimden sonra kendilerini sanki zor bir operasyon ya da büyük bir trafik kazası geçirdikten sonra yeniden hayata adapte olmaya çalışıyormuş gibi hissettiklerini söylüyorlar. Genellikle biz kadınlar, terk edildikten sonra hissettiğimiz o boşluğu artık hiç kimsenin dolduramayacağını ve hayatımızın geri kalanında bir daha âşık olamayacağımızı düşünüyoruz. Ancak böyle hissetmemiz bunun doğru olduğu anlamına gelmiyor. Acı çekmemize rağmen mantıklı düşünmek, terk edilmenin acısını biraz olsun azaltıyor. ‘Terk edildiğim için kendimi çok mutsuz ve yıkılmış hissediyorum’ diye düşünmek gayet normal. Ancak bu cümlenin devamı ‘Artık kimseyi onun kadar sevemeyeceğim ve yalnız kalacağım’ olursa, o zaman kendimizi daha da karamsar ve çaresiz bir ruh haline sürüklemiş oluruz. Bunu atlatmamız ise çok daha zor olur.”
Kadınlar Kendilerini Suçluyor
Birçok kadın, hiç bir açıklama yapma gereği duymayan sevgilileri ve eşleri tarafından bir anda terk edilebiliyorlar. Ancak çoğu kadın, güzel, zeki, duyarlı ve çekici olan hemcinslerinin dahi terk edilebileceğini unutuyor ve ilk önce karşısındakini suçladıktan sonra eleştiri oklarını hatalı olmadıkları halde acımasız bir şekilde kendilerine yöneltiyorlar.
Kadınlar Uzlaşma, Erkekler Kaçma Taraftarı
Psikoterapist ve yaşam koçu Christine Webber’e göre ilişki bitme noktasına geldiği zaman kadınlar ve erkekler bu durumu farklı tepkiler vererek karşılıyorlar. Webber şu yorumlarda bulunuyor; “Erkekler, geçmişten bu yana doğaları gereği stresle baş etmek için genellikle iki taktik uygularlar. Ya kavga ederler ya da kaçarlar… Kadınlar ise diğer konularda olduğu gibi ilişkilerindeki herhangi bir sorununun çözümünde de daha yapıcı davranarak orta yolu bulmaya çalışırlar. Kadınlar, erkekleri terk edecekleri zaman zaten önceden bunun sinyallerini vermiş ve şikâyetlerini dile getirmişlerdir. Erkekler ise daha önceden şikâyetçi oldukları konuları dile getirmedikleri için bıçak kemiğe dayanınca da buna ihtiyaç duymaz ve bir anda her şeyi kestirip atarak ilişkideki sorunlardan kaçmak ve uzaklaşmak isterler. Bu tabii ki herkes için geçerli bir varsayım değil; ama genellikle ilişkilerde erkek ve kadının rolü bu şekildedir. Basit bir problem söz konusu olduğunda kadınların bu problemi çözmek için konuşmak istemesi, erkeklerin ise sıkılarak konuyu bir an önce kapatmaya çalışması bunun en basit örneği…”
Nasıl Baş Ederim?
Terk edilmenin verdiği acının üstesinden gelme ve hayatını bıraktığı yerden devam ettirme, kişinin çocukluğunda yaşadığı olaylar ile de doğrudan ilişkili olabiliyor. Terk edildiği zaman kendilerini kısa sürede toparlayan ve olayları tüm gerçekliğiyle kabul ederek yoluna devam eden kadınların, çocukluk dönemlerinde özgüven sahibi oldukları ve anne babaları tarafından istenmeme duygusunu yaşamadıkları gözlemleniyor. Sevgilisi ya eşi tarafından terk edildikten sonra takıntılı bir şekilde davranmaya başlayan ve hatta kendisini terk eden partnerini daha da ulaşılmaz ve çekici bulan kadınların ise çocukluklarında reddedilme duygusunu yaşadıkları, babalarıyla problemli ilişkilere sahip oldukları ortaya çıkıyor.
Psikolog Simon Matthews; “Genellikle karşı cinsle olan ilişkilerimizde farkında olmadan çocukluk yıllarında yaşadığımız problemlerin çözümünü ararız. Bir kadının terk edildikten sonra kendisini bırakan partneri ile yeniden birlikte olmak istemesi, aslında onu gerçekten yanında istediği ya da sevdiği anlamına gelmeyebilir. Bu duyguyu daha önce travmatik bir şekilde yaşadığı için aynı acıyı hissetmemek adına bunu istiyor olabilir. Terk edilmenin acısıyla baş etmek için atılacak en önemli adım, bilinçsizce şartlandığımız bu duygularımızı mantık süzgecinden geçirmek, gerçekten ne istediğimizin farkına varmak ve kendi kendimize karşı dürüst davranmak olmalı. Bir uzmandan da yardım alınabilir” diyor.
Webber ise terk edilmenin çaresizliği ile baş etmek için şunları öneriyor; “İçinizde biriktirdiğiniz öfke ve hayal kırıklığından oluşan o zehri atana kadar konuşun. Arkadaşlarınıza, sevdiklerinize ve ailenize duygu ve düşüncelerinizi anlatmaktan çekinmeyin. Önemli olan, artık anlattıklarınızdan sıkılacak hale gelene kadar konuşmanız. Anlattığınızda yükünüzün hafiflediğini, anlatmaktan sıkılmaya başladığınızda ise artık olanları önemsemediğinizi fark edeceksiniz. Bunun dışında daha sosyal bir yaşam sürmeye başlayın. Mutluluk hormonunun yardımınıza koşması için bol bol spor yapın, işinizle meşgul olun, arkadaşlarınızla buluşun ve şimdiye dek yapmaya zaman bulamadığınız ya da eski partneriniz istemiyor diye ihmal ettiğiniz hobilerinize zaman ayırın. Bir süre sonra kendinizi daha iyi hissettiğinizi fark edeceksiniz… Yalnız olmadığınızı, hemen hemen herkesin aynı şeyleri yaşadığını ve bir şekilde üstesinden geldiğini de aklınızdan çıkarmayın…”
evliliğimden sonra korkunç bir adamla geçirmek zorunda olduğum yıllarıma yanarım. esir etmişti beni her anlamda. yıllar sonra beni anlayan bir genç girdi hayatıma. planlar yaptık. hayatımızın yönünü değiştirecektik. başka bir şehirde başka şartlar altında evlenecektik.planlar hazırdı. şehir değiştirdim. ev tuttum. hayatımı ona göre planladım. herşey hazırdı. 6 ay sonra ben gelmiyorum dedi. yıkıldım. koskoca bir şehrin ortasında yapayalnız kaldım.sebebi ise evliliğimden sonra hayatımda olan yanlış insandı. kendimi çok suçlu hissediyorum.oysa ki ilk saniyelerde anlatmıştım onun varlığını. şimdi ‘ama anlatmıştım, biliyordun’ diyorum, o ise ‘detaylardan rahatsız oldum seni artık istemiyorum’ diyor. buna rağmen de tam bir kopuş yaşanmıyor. en fazla 6 günde bir arıyor. bende her seferinde umutlanıyorum.38 yaşındayım. ondan başkası beni anlamaz ve mutlu etmez sanıyorum. çok mutsuzum.